İletişim alışkanlıklarının radikal bir değişim aşamasında olduğunu söyleyen dijital iletişim danışmanı ve İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim görevlisi Ercüment Büyükşener'le bu süreci konuştuk. Büyükşener, yeni iletişim araçlarıyla evrim geçiren dünyaya 'yeni dünya' diyor. Baştan söyleyelim, yeni dünyada işler eskisi gibi yürümüyor.
- Yeni dünya ile olarak neyi anlatmak istiyorsunuz?
- Değişen iletişim alışkanlıklarıyla şekillenen dünyayı... Hukuk, eğitim, insan kaynakları, pazarlama, tüketici her şey yeniden tanımlanıyor. Herkes bu değişimin bir parçası. 'Yeni' sözcüğü doğru ve zamanın ruhuna uygun bir şekilde yorumlandığında ayrı bir önem kazanıyor. Dijital araçların ve internetin hayatımızdaki yeri vazgeçilemez. Her bireyin birer dijital kimliği oluştu ve bu kimlik sosyal paylaşım ağı hesaplarımızla yaşayan bir hale geldi. Yeni dünyayı ve getirdiklerini bir devrim olarak görmek yerine bir evrim olarak tanımlamak daha doğru. İşaret parmağımızı 10 yıl önce defter ve ansiklopedi sayfalarını çevirmek için kullanıyorduk. Şimdiyse yeni bilgiye ulaşmak ve resmi büyütmek için...
MEDYA ÖLMEZ, ŞEKİL DEĞİŞTİRİR
- Sosyal medya da bu değişimden nasibini alacak o zaman...
- Medya da bir evrim geçiriyor. Ve ne yazık ki Türkiye'de "Geleneksel medya ölecek mi?" benzeri cümleler kuruluyor. Medya ölmez, şekil değiştirebilir. Sosyal medya kelimesini ben de kullanıyorum ama bu terimi doğru bulmuyorum. Çünkü sosyal medyanın bugünkü medyayı karşılamadığını düşünüyorum. Bizim daha büyük resme odaklanmamız gerekiyor. Son 40-30 yıldır iletişimi bilen insanlar dijitali sahiplenmediğinden, iletişimi tam anlamıyla bilmeyen ama dijitali iyi tanıyan arkadaşlar sosyal medyacılık yapmaya başladı. Bu da içinde bulunduğumuz kaotik durumu ortaya çıkardı. Sosyal medya kelimesinin doğru kullanılması için öncelikle dijital ekosistemi anlamamız gerekiyor. Tekzip yolluyorsun yayınlatamıyorsun. Bir içerik sildiremiyorsun. İçerik güçlüyse sen de güçlüsün, evet ama nasıl, ne kadar ve nerede? Geleneksel medyada bir kontrol mekanizması işlerken, internet medyasında kontrol olmaksızın klavyesi, kamerası, mikrofonu olan herkes içerik üretebiliyor.
- İletişimde skorlar yanıltıcıdır demiştiniz, neden?
- Çok yakın bir zamana kadar skor odaklı, sayısal bir iletişim dünyasında yaşıyorduk. Tirajlar, reytingler, satış rakamları, müşteri sayısı, toplam ciro ve benzeri birçok skor odaklı terim. Fakat bugün yüksek skorların yetmediği bir dünyaya geçiş yapıyoruz. İnsanlar, kurumlar sadece skor ile büyük olmadıklarını anlamaya başlıyorlar. Eskiden baskı sayısı vardı, bugün takipçi sayıları var; eskiden reyting rakamları vardı, bugün internet videosunun izlenme sayısı var. Twitter'da çok takipçisi olan güçlü sanılıyor. Buna göre markalara pazarlama stratejileri sunuluyor. Halbuki mesele bundan çok daha fazlası. Özetle büyük rakamlar, büyük güvenler inşa etmiyor.
-Yeni dünyadan söz ediyoruz fazlasıyla. İnsanlar bu yeni dünyada kendilerine nasıl bir yol çiziyor?
- Toplum 'Dijital Yerliler' ve 'Dijital Göçmenler' olarak ikiye ayrıldı. Dijital yerliler, bu yeni dünyanın içine doğmuş ve dijitali hayatının bir parçası olarak gören gençler. Dijital göçmenlerse yeni dünya araçlarıyla sonradan tanışmış olan yetişkinler. Bu iki grup kendine özel içerik hazırlanmasını ve hizmet verilmesini bekliyor. Elimizdeki teknolojiyle birlikte hedef, kitleler değil birey. Bu noktada pazarlama da değişiyor. Eskiden ürününü iyi methedebilen satıyordu. Şimdi, ürünü iyi deneyime çevirmek gerekiyor. Artık pazarlama anlatmaktan çok; bireylere anlattırabilmekten geçmeye başladı.
MARKALAR ZAMANA UYMALI
- Batmaz denen markaların batmasını da yeni dünyanın 'marifeti' olarak görebilir miyiz?
- Son yıllarda arka arkaya yılların dev ve lider markalarından iflas haberleri duyuyoruz. Bu markaların iflaslarındaki en büyük neden zamanın ruhuna ayak uyduramamaları oluyor. En önemli ve kritik nokta şu; markalar kendilerini var eden kullanıcılarına, tüketicilerine kulak vermiyorlar. Tek taraflı mesaj verme, kampanya düzenleme dönemi kapanıyor. Eğer dijital kültür sahibi değilseniz, dijital iletişim sahibi de olamazsınız ve kaybedersiniz.
-Bu yeni dünyanın liderleri kim olur?
- Eğer dijital ekosistem bir oyunsa, bu oyun henüz kuralları koyulmamış bir oyun ve kuralları olmayan bir oyunun kazananı da olmaz. Şu an hepimiz bu yeni oyunu, oyuncuları, tribünleri tanımaya, anlamaya çalışıyoruz. Önceleri köşeli bir dünyada yaşıyorduk, şimdiyse toplumsal ve bireysel değerler mecranın ta kendisini oluşturuyor. Eski paradigmalar ile bugünkü dünyayı yönetmek ve iletişim ortamı yaratılamaz. Bu yüzden yeni dünyanın iletişim zeminlerini anlamalı ve bu dünyaya ait yeni paradigmaları oluşturmaya çalışmalıyız.
PRIME TIME'IN YERİNİ REAL TIME ALDI
Ercüment Büyükşener, değişen alışkanlıklar çerçevesinde televizyonun geleceğini şöyle yorumluyor: "Prime time ölüyor ya da daha doğru bir tabirle değerini yitiriyor. Eskiden o an verileni o anda tüketmeniz gerekiyordu. Bugünse akıllı telefonların, tabletlerin ve mobil cihazların internete bağlı olduğu her an içerik tüketebiliyor, üretebiliyor ve yorumlayabiliyoruz. Takip ettiğim dizi uğruna başka zevkimden vazgeçmiyorum, nasılsa kaydediliyor ya da internete konuyor. İşte bu yüzden prime time da yerini real time'a bırakıyor. Televizyonun geleceği parmaklarımızın ucunda olacak. Eskiden karar mekanizması kumandayken bugün internete bağlı ekranlar üzerinden yeniden inşa edilecek. Reyting tanımının YouTube'da izlenme rakamları olduğunu görmeye başladık bile!
YENİ DÜNYALI OLMA REHBERİ
- Yeni iletişim kanallarını ve yeni ekonomiyi anlamaya çalışın.
- Ne kadar dijitalleşsek de insan duygu ve düşüncelerinin bu işin temelinde olduğunu unutmayın.
- Dijital dünyayı sadece pazarlama değil, gerçek bir iletişim ve ilişki mecrası olarak konumlandırmak gerektiğini ve bunun sadece iletişimin bir parçası olduğunu atlamayın.
- Platformların ve isimlerin gelip geçici olduğunu, değişimi ve yeniliği daima takip etmek gerektiğini aklınızda tutun.