Tarihin
akışını değiştiren olayların yaşandığı dönemlerde kadınların etkili olduğu bir gerçek. Mısır Kraliçesi Kleopatra, Fransız azize Jeanne D'arc, ve İngiltere Kraliçesi Elizabeth gibi... Bizde de akla ilk Kanuni Sultan Süleyman'ın eşi Hürrem Sultan ve Kösem Sultan gelir. Tarihte servetini ve istihbarat gücünü etkin şekilde kullanarak zirveye ulaşan kadınlara da rastlamak mümkün. Dona Gracia Mendes gibi... Genç yaşta dünyanın sayılı bankerleri arasına giren Mendes, Kanuni Sultan Süleyman'ın devlet hazinesine hatırı sayılı miktarda kredi açarken Hürrem Sultan'la kurduğu dostluk sayesinde de sarayın vazgeçilmez konuklarından biri oldu. Gerçek adını yıllarca saklayarak yaşayan, her gittiği ülkede farklı kimliklerle servetini artıran Dona Gracia Mendes'in kitap haline gelen hikayesi, Ortaçağ Avrupası ve Osmanlı Devleti'nin panoraması hakkında da bilgiler sunuyor. Kitapta Hürrem Sultan'la dostlukları, saray içerisindeki mücadelelerdeki dayanışması ve özel anlarına dair anekdotlar da aktarılıyor.
ENGİZİSYON ZULMÜ
13. yüzyılda Avrupa Katolik Kilisesi'ne bağlı bir mahkeme sistemi olarak kurulan engizisyon, uygulamalarıyla tarihe dini temizlik hareketi olarak geçti. 1800'lü yıllara kadar etkisini devam ettiren ve Hıristiyanlık karşıtı tüm dini inançların yok edilmesini amaçlayan anlayış, Avrupa ülkeleri arasında hızla yayıldı. Engizisyon mahkemelerinin ağır yaptırımlarından kurtulmak isteyen Yahudi ve Müslümanlar dünyanın değişik ülkelerine dağıldılar. Zenginlik ve siyasi nüfuzlarıyla bilinen Yahudiler, sahip oldukları ilişki ve gücü dönemin en büyük devleti Osmanlı İmparatorluğu'na sunmak için arayışa girdi. Yahudiler, bankerlik, altın, kıymetli ürünler ve ticari değeri yüksek ürünlerin satışı gibi meslekleri ustalıkla yürütüyorlardı. Aynı dönemde Portekiz'deki Yahudilerden bankerlik yapanlar arasında yer alan Mendes ailesi, Avrupa'nın kralları, üst düzey devlet adamları ve tüccarlarına finans sağlıyordu. İspanya'daki engizisyondan kaçan aile Portekiz engizisyonu tarafından din değiştirilmeye zorlandı. Hıristiyanlığı kabul ettiklerini belirterek servetlerini ve canlarını korudular. Evde Yahudi, dışarıda Hıristiyan olarak yaşamlarını sürdürdüler. Roma ve Fransa krallarına kredi açacak kadar kudretli bir güce sahip olan Dona Gracia Mendes, 1537 yılında kocası Francisco'nun ölümünün ardından tarihe adını güçlü servet ve nüfuz kraliçesi olarak yazdırdı. Portekiz'deki baskılardan kurtulmak için Venedik'e geçen Dona Gracia, kız kardeşiyle yaşadığı miras kavgası nedeniyle esir düştü. Venedik hükümetine ispiyonlanan Mendes, esaretten Kanuni'nin devreye girmesiyle kurtuldu. Ardından da tüm varlıklarıyla birlikte 1553'te Osmanlı İmparatorluğu'na yerleşti.
HERKES EMRİNDEYDİ
Zekası ve Avrupa'daki krallarla yakınlığı dolayısıyla Kanuni'nin hayranlığını kazanan Dona Gracia Mendes, o dönemde Avrupa'nın dört bir yanındaki sinagogları ve banker ajanlarını birer istihbarat elemanı haline dönüştürmeyi başardı. Ticari olarak Osmanlı Devleti'nin gücünü yukarılara taşımak isteyen Kanuni'nin yaklaşımı, paranın kraliçesinin adını dünyaya duyurdu. İstanbul'dan Avrupa ve diğer ülkelerdeki bilgi ve para akışını kontrol edebilen bir güce dönüşen Dona Gracia Mendes, elde ettiği imkanları Osmanlı Devleti'nin kullanımına da sunuyordu. Bizans'ın yıkılışında başlayan Rum ve Yahudi cemaatleri arasındaki öfke, Dona Gracia'nın Hürrem Sultan'la kurduğu ilişki sayesinde saray nüfuzuna dönüştü. Sarayın ikinci adamını belirlemek için yoğun mücadeleler veren Hürrem, Dona Gracia ile tanıştıktan sonra, Yahudi cemaatlerinin desteğini de aldı.
?"HÜRREM SULTAN GÜNEŞ GİBİ KADIN"
Mendes'in hayatı, ailesi de Portekiz'den göç eden Yahudilerden olan Aaron Nommaz tarafından kaleme alındı. Mendes'in beş yılda hazırlanan kitapta yer alan Hürrem Sultan'la ilgili sözlerinden bazıları şöyle: "Hürrem Sultan ay gibi, güneş gibi bir kadındı. Ama ne yaparsın ki gün doğunca ay eriyip kaybolur. Şimdi yeni bir yıldız yükseliyor, Harem'de. Nurbanu Sultan'ın devri bitiyor. " "Hürrem Sultan da benim gibi geri planda kalarak gerçek gücünü perde arkasından kullanmıştı" "Osmanlı'da Harem'deki bir kadının başka krallara mektup yazması, padişahla nikah kıyması sıradışı işlerdi. Bunları başaran Hürrem'di"