Dünya'nın ortak sorusu şu: "DEAŞ nasıl yok edilebilir?" Bunun yanında, belki de yaşanılan telaş dolayısıyla "Bu örgüt nasıl ortaya çıktı? Askeri olarak nasıl güçlendi? Nasıl dünyanın en zengin terör grubu oldu?" gibi daha temel soruların geri planda kaldığını görüyoruz.
TARİHİ ESER KAÇAKÇILIĞI
Bütün bu belirsizliklerin içinde; DEAŞ'ın, dünyanın en zengin terör örgütlerinden biri olduğu ve bu zenginliği, çoğunlukla, kontrol altında tuttuğu petrol sahaları ile elde ettiği biliniyor. 'Çoğunlukla' dedim çünkü DEAŞ salt petrol sayesinde zenginleşmiş bir örgüt değil: Yıllık iki buçuk milyar dolar düzeyinde olduğu söylenen bir tarihi eser kaçakçılığı ağını da kontrol ediyor. Ele geçirilen bölgelerde sürekli kazılar yapılıyor ve ortaya çıkartılan eserler aracılar ile Batılı koleksiyonculara yüksek fiyatlarla satılıyor. ICOM (Uluslararası Müzeler Birliği) bu eserlerin alınıp satılmaması için geçen sene bir uyarı raporu yayımlamıştı fakat anlaşılan pek ciddiye alınmadı. Geçen Haziran ayında Irak Turizm ve Tarihi Eserler Bakanlığı, kentlerinde 4 bin dolaylarında tarihi mekân ve eserin DEAŞ tarafından tahrip edildiğini duyurmuştu. Örgüt, aradaki bu sürede ilerleyişini sürdürdü. Dolayısıyla; tahrip edilen tarihi mekân ve eserin dört bin küsurun çok üzerine çıktığını tahmin etmek zor değil. Temmuz ayında Suriye'nin Tel Abyat şehrinde bir Pazar kurulmuştu ve burada -yayımlanan rapora göre- 'Asur dönemine ait siyah bazalt bir kraliyet steli' gibi çok değerli eserler satışa çıkartılmıştı. Yine Temmuz ayında The Guardian'da çıkan bir habere göre DEAŞ sadece Al-Nabuk kentinden çıkardığı binlerce yıllık eserlerle 36 milyon dolar kazandı. Daha sonra gene Suriye'nin Idlib kentindeki Kesicbe Kalesi tahrip edildi ve yağmalandı.
TARİH YOK EDİLİYOR
DEAŞ'ın bu yağmacılığının sadece para için olduğunu söylersek, eksik kalır. Çünkü örgüt, taşınabilir eserleri paraya çevirirken taşınamaz eserleri (cami, kilise, sinagog, türbe, kütüphane, antik kentler...) yerle bir ediyor. DEAŞ daha bir kaç hafta önce Musul Kütüphanesi'ne saldırdı ve onbinlerce kitapla yüzlerce nadir el yazmasını -gayri islami oldukları gerekçesiyle- yaktı. Musul Müzesi yerle bir edildi. Irak Turizm Bakanlığı, geçen hafta, DEAŞ'ın 1791 arkeolojik ve dini bölgeyi işgal ettiğini ve 28 tarihi eseri tahrip ettiğini açıkladı.
HER ŞEYİ YIKIYORLAR
Daha önce bölgede çalışmalar yapmış olan Pennsylvania Üniversitesi'nden Profesör Amr al-Azm konu ile ilgili şu ifadeleri kullanmıştı: "Her şeyi yıkıp geçiyorlar". Her şeyi (insanları da) yıkıp geçiyorlar! Ve bunu da "gösteriyorlar". Zaten DEAŞ'ı en iyi açıklayan kavramlardan biri, gösteri: HD kalitesindeki ilk terör örgütü. (Guy Debord, kurtuluş vaatlerinin bile gösteriye dönüştüğünde sahteleştiğini söyler)
Ortadoğu kadim bir coğrafya. DEAŞ bu değeri göz göre göre yok ediyor. Bir taşla iki kuş: Hem bir medeniyet -Batılı tarihi eser kaçakçıları da zenginleştirilerek- iyileşmez yaralar alıyor, hem de islamofobiye meşruiyet kazandırılıyor. Yalnızca bu bile bize örgütün 'yerli bir örgüt' olmadığını -ABD'nin Afganistan'da üstlendiği rolün bir benzerini DEAŞ'ın Ortadoğu'da üstlendiğini göstermiyor mu?
Kaynak: Star Gazetesi