Bir hafta boyunca İstanbul'daki kutsal mekanları ziyaret eden Barış kafilesi onuruna verilen akşam yemeğinde açılış konuşmasını gerçekleştiren Yunus Emre Enstitüsü başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş, çağın en zor sanatının birlikte yaşamak olduğunu belirterek "Bireyler, artık kendileri ile de dahil barışık değiller. Bencil ve ben merkezli düşünen insanların oluştuğu toplumlarda doğal olarak birlikte yaşamak en zor sanattır" dedi.
TARİHİ YERİNDE ÖĞRENİYORLAR
Ateş, toplumları ve toplulukları bir arada tutmanın ve ortak insani değerler etrafında birleştirmenin imkansız hale geldiği ifade ederek şöyle devam etti: "Başta İstanbul olmak üzere Türkiye'nin birlikte yaşama kültürü, bir sanat eseridir. Bu sanatın Türkiye'de estetik bir şekilde icra edilmesi nedenleri de bugün burada bulunan insanlar. Bu sanatın senaryosunu onlar yazıyor. Yunus Emre Enstitüsü, bu önemli konularla yakından ilgileniyor. Bu çalışmanın katılımcıları da sevgi, barış ve farklı kültürlerin birbiriyle ile kaynaşması için Türkiye'yi yerinde, tarihi okuyarak, görerek ve dokunarak öğreniyorlar."
BARIŞ İHTİMALİ ARTIYOR
Yaptığı açılış konuşmasıyla Yunus Emre Enstitüsünün Yerinde Tarih projesi kapanış yemeğini onurlandıran konukları selamlayan Prof. Dr. Şeref Ateşten sonra Türkiye ve İstanbul ziyareti sırasında yaşadıklarına dair görüşlerini konuklarla paylaşamak üzere kürsüye çıkan ve Hacettepe Üniversitesinde yüksek lisans yapmakta olan Hindistanlı öğrenci Pallavi Kaushal, Unesco'nun "Barış insanların eyleme geçmesi ile başlar" sözünü hatırlatarak, "Barış insanların zihninde başlar düşüncesini değiştirmek istiyorum ve bunun için harekete geçmek ve çalışmalar yapmamız lazım. Bu noktada günümüz bir şeyler yapmak için en doğru zaman" diyerek, "Barışın temelde karşılıklı diyalogla ile başlayacağına dikkati çeken Kaushal, şunları kaydetti: "Burada bir arada olduğum farklı ülkelerden insanların farklı düşünceleri, farklı noktalarına açık olmaya çalışıyorum. Böylece barış ihtimali şansı daha da artıyor. İstanbul'da geçirdiğim bu zaman da benim için böyle oldu. Farklı görüşten birçok insanlarla tanıştım. Cami, sinagog, kilise ziyaretleri yaptım. Buralardaki herkes bize zaman ayırdı ve bizimle diyalog kurdular. Bu da barış için çok önemli bir sebep. Bu tarz çalışmalar ve diyaloglar, önümüzdeki nesiller için yaratılacak barış blokunun temelini oluşturuyor." şeklinde konuştu.
FARKLI BAKIŞ AÇILARI KAZANDIK
Konuk öğrenciler arasında söz alan ve duygularını ifade eden diğer yabancı öğrencilerden sonra akşam yemeğinin kapanış konuşmasını yapmak üzere kürsüye çıkan Hacettepe Üniversitesi Barış Çalışmaları Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Havva Kök Arslan ise, "Yerinde Tarih Projesi kapsamında Osmanlı zamanında İstanbul'da farklı dinlerin nasıl yaşayabildiğini görmek ve araştırmak için İstanbul'a geldik ve bir haftadır hepimize çok farklı bakış açıları kazandırdı" diye konuştu.
AMAÇ AKADEMİK KİTAP OLUŞTURMAK
Köksal, İstanbul'da kutsal mekanları gezdiklerine işaret ederek "Gezerken de her dini kutsal mekanın temsilcileri ile tartışmalar düzenledik. Amacımız buradan çıkan sonuçlarla daha önce yaptığımız teorik çalışmaları birleştirerek bir akademik kitap oluşturmak. Bu çerçevede Yunus Emre Enstitüsü ile iş birliğini yapabildiğimiz için gerçekten çok mutluyuz" dedi.
SEMEVİ İDNLERİN TEMSİLCİLERİ AYNI MASADA TOPLANDI
Yunus Emre Enstitüsünün Yerinde Tarih projesi kapsamında düzenlenen akşam yemeğinde, İstanbul İl Müftüsü Yardımcısı Caner Akdemir, Ermenileri Patrikliği Temsilcisi Rahip Taniyel Uçkun, Türkiye Musevileri Hahambaşısı ve Musevi Cemaati Temsilcisi İsak Haleva'yı temsilen Yusuf Altıntaş, Fener Rum Ortodox Patriği Temsilcisi Başpiskopos Dimitri Bartholomeos Arhondoni, Sultan Ahmet Cami İmamı İshak Kızılarslan da katıldı.