Oyuncu, komedyen ve yönetmen... Son dönemin yükselen isimlerinden o. Filmleri izleniyor, gösterileri doluyor Doğu Demirkol'un. Seveni çok ama eleştireni de az değil. Çünkü mizahının içinde dini konuları da kullanıyor.
Doğu Demirkol'un mizahı, aslında büyüdüğü ortamla beraber şekilleniyor. Babası ateist bir cerrah, annesi dindar bir avukat. Dolayısıyla evde durmayan bir çatışama söz konusu. Üstelik zamanla normale dönmüş bu çatışma, hayatın bir rutini haline gelmiş. Babasının sosyalist temelli düşüncelerini de annesinin dinle ilgili savunmalarını da duyarak, görerek büyümüş. Amasya'da geçen çocukluğuna bir de yörenin şivesi eklenmiş. Cerrah bir babanın oğlu olarak, arkadaşları tarafından kibirli diye nitelendirilmesin, "Ben de sizdenim" demek için şiveli konuşmaya başlamış. Bu onun hayatına artık yerleşmiş durumda.
Bir araya geldiğimizde, ekrandaki tüm mizahının yaşantısının ta kendisi olduğunu anlıyorum. Sohbet ederken kahkahalarımız eksilmiyor ama bunu yaparken "Kendini zorlamıyor hayatı böyle algılıyor" diye düşünüyorum.
Aile ortamı zıt kutuplardan oluşunca, "Sizin düşünce yapınızda babanız mı anneniz mi etkili oldu?" diye sordum. Annesinden etkilenmiş, İslam'ın gereklerini yerine getirmeye çalışan bir özel hayatı var. Bundan taviz vermiyor göze de batırmamaya çalışıyor. Yolun sonunda kendini babasının "Duruşu yok" dediği Barış Manço'ya benzetiyor. Onun dediği gibi, "Bu dünya benim memleketim, herkes hemşerim" diyor.
- Babanız ateist bir cerrah, anneni tarikat mensubu bir avukat, dedeniz de nüfuzlu biri. Bize biraz ailenizden bahsedebilir misiniz? Nasıl bir ortamda büyüdü Doğu?
- İnsanlığın yüzyıllarca birbirine düştüğü, savaşlar ve kıyımlara sebebiyet veren her türlü değerler çatışmasının aynı çatı altında yaşandığı bir ortamda büyüdüm. Şimdi artık o kadar tartışmazlar, senin zihniyetin sana benimki bana kafasına geldiler ama ben çocukken özel mülkiyet kavramından adalet, eşitlik, hak, hukuk, inanç, vicdan temelinde şiddetli tartışmalar evin günlük rutiniydi.
- Herkes aynı şeyi soruyor, Doğu neden şiveli konuşuyor diye, gerçek hayatta da mı böyle?
- Amasya'da büyüdüm ben. Balıkesirli ve Mersinli ailemde mevcut olmayan İç Anadolu rayihasına orada büründüm. Bir daha da çıkamadım.
- Komedyenlik zor iş ama dini mizah yapmak daha zor. Çünkü işin ucunda incitmek var. Tepki almak var. Bu dengeyi nasıl koruyorsunuz?
- Her alanda mizah yapmak zor. Herkesin kendi hassasiyetleri, kendi kutsalları, hayatı anlamlandırmak için temel almaları gereken değer yargıları var. Dizide bir bölümde Stalin'le ilgili şaka yaptığım için babamın kırıldığını görüyoruz hatta. Bence asıl mesele iyi niyetle, kimseyi incitmemek için yola çıkmak.
ÇARPILACAĞIM YERLERİ BİLİP UZAK DURUYORUM
- İçinde dini konuların bulunduğu espriler aklımıza geldiğinde, korkarız bazen. "Aman çarpılmayayım" falan deriz sonrasında. Oluyor mu sizde de böyle şeyler?
- Olmuyor çünkü çarpılacağım yerleri bilip
oradan uzak duruyorum.
- Kızlar komik erkekleri sever diye bir kalıp vardır bizde. Öyle mi gerçekten? Kızların size de ilgisi yoğun mu?
- Kendimize göre bir piyasamız var ablam.
Ama gerçi şimdi başımız bağlı ama vardı diyelim...
ANADOLU İRFANINI BAŞUCUMUZA ASMALIYIZ
- Hem dindar hem ateist bir ortamda büyürken Anadolu insanıyla da temas içinde bir çocukluk geçirmişsiniz. Mizahınızın ana konusu da hep bu karma ortamdan geliyor. Kendi bireysel hayatınızda da İslam'ın şartlarını yerine getirerek yaşıyorsunuz. "Ben dinimi biliyorum" da diyorsunuz bir nevi. Tam bir karma ve ben yapmayacağım da kim yapacak bunun mizahını der gibi bir özgüveniniz de var. Öyle mi gerçekten?
- Öyle demiyorum, herkes denesin toplumsal
konulara değinmeyi ama ben iki tarafın da jargonuna
ve düşünce yapısına, hassas noktaları ve
kaidelerine hakim bir müktesebatla yoğurulduğum
için zaten bunun haricinde bir iş üretemiyorum.
Herkesin kimseye karışmaya hakkı yoktur
diyen Anadolu irfanını cidden başucumuza asmalı
ve birbirimizin hayatına müdahale etmeden
birbirimizle şakalaşmayı ihmal etmemeliyiz.
ADIM BABAMIN DOĞU PERİNÇEK SEVDASINDAN GELİYOR
- Adınızo niye Doğu koymuşlar, Batı değil? Hep siz konulan isimleri analiz edecek değilsinez, bu sefer biz soralım!
- Adımı sosyalist babam Doğu Perinçek sevdasından dolayı Doğu koymuş zamanında. Geçenlerde bir çocukla karşılaştım, adı Fidel. Fidel Casto'dan koymuşlar. Öyle oluyor muymuş dedim kardeş, bizimki davasını ifade etmekte biraz yöresel kaldı çocuğun babasının yanında...(Gülüyor)
- Sanat dünyasının siyaset ya da başka konularda taraf olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sanatçının mahallesi belli mi olmalı ya da sanatçının mahallesi olur mu?
- "Bu dünya benim memleket" diyordu Barış Manço. Babam mesela kendisini duruşu olmamakla suçlar, pek de sevmezdi. Sanatçı muhalif olmalıymış. Beni tam anlamıyla ifade eden cümledir, "Bu dünya benim memleket". Benim mahallem olmadığı gibi şehrim de yok. Dünya memleketim, karşı tarafın özgürlüğüne müdahale etmediği müddetçe, güncel siyasi tartışmaların ötesinde en kutsal değer olan insan onurunu gözeten bir anlayışta buluşabildiğimiz herkes benim hemşehrim.
MİZAHIN BİRLEŞTİRİCİ VE İYİLEŞTİRİCİ BİR GÜCÜ VAR
- Şu an toplum ciddi şekilde kutuplaşmış durumda. Bu durum hoş ve doğru sayılabilecek bir durum olmasa da aslında şöyle geriye çekilip geniş açıdan bakıldığında içinde mizah da barındıran bir durum aslında. Doğu Demirkol, bu tabloya baktığında nasıl bir mizah, komedi görüyor?
- Bence mizahın birleştirici ve iyileştirici gücünü kullanmalıyız. İki arkadaş kavga edip küstükten sonra barışınca aralarında hep bir mesafe olur, eski samimiyetleri hemen inşa oluvermez. Ta ki aralarını bozan konu hakkında bir şaka yapılana kadar. Amerika'da bugün siyahi komedyenlerin ırkçılık üzerine şakalar yapabiliyor olmaları aslında bu meseleleri aştıklarına ve iyileşme sürecine girdiklerine delil teşkil etmekte. Biz de ne zaman ki bizi kutuplaştıran, birbirimize düşmanlaştıran meseleleri tiye alabiliriz, o zaman toplumun ayrı uçları sarılıp farklı fikirlerle, farklı yollardan ama aynı hedefe gidilebileceğini idrak etmiş olur.
KOMİK ERKEKLER KOMİK KIZLARDAN HOŞLANIR
- Peki, komik biri nasıl kızlardan hoşlanıyor?
- Komediden, şakadan anlayan, asık suratlı snob tavırlarıyla ortamı germeyen, kendisiyle de dalga geçebilen, gülmeyi, eğlenmeyi bilen kızlar galiba komik insanları daha mutlu ederler. Kendi adıma konuşmuyorum, komik insanlar açısından...
TOGG ÇOK KEYİFLİ
- TOGG'un yüzü oldunuz. Nasıl bir deneyimdi TOGG? Bir mühendis olarak beğendiniz mi?
- Bir mühendis olarak irdeleme şansı bulamadım ama bir otomobil sever olarak bayıldım. madım Dikişlerinden malzeme kalitesine, ara hızlan- hızlanmalardan dönüş mesafesine kadar çok sevdim. malardan Ben çok yenilikçi değilim, özellikle saat ve ara- arabada da bildiğim bir iki markadan pek şaşmam bada ama Togg gerçekten keyifli bir araç olmuş.