Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Yok öyle bir İstanbul!

On yıl öncesine kadar...
Ne zaman Kanlıca iskelesinin oradan karşıya baksam, Emirgan'da olmak isteğine kapılırdım.
Ne zaman Emirgan Çınaraltı'nda çayımı yudumlasam, yok derdim içimden, en iyisi karşıya geçip çaya Kanlıca'da devam etmek.
Benim için İstanbul'da yaşamak böyle tatlı bir salıncak keyfiydi sanki.
Bebek'te keyifle laflarken "haydi arkadaşlar, Samatya'ya!" deyip şevkle yerimizden fırladığımız bir şehirden söz ediyorum.
Kadıköy'den gece yarısı kalkıp sabahı Fatih'te karşıladığımız bir şehirden...
Çoktandır, bu salıncakta sallanmıyorum.
Hadi ben ağırlaştım. Fakat gençlere bakıyorum, onlarda da yok bu canlılık.
Çünkü şehir kompartımanlara ayrıldı.
Her semt kendi sakinlerini içeriye kapattı, İstanbul dışarda kaldı.

***
Şimdi içinizden birine "neden İstanbul'da yaşamaktan yakınıp duruyorsun?" diye sorsam, hiç duraksamadan bir bir sayıp dökmeye başlar.
Hepsi de elle tutulur şeyler, apaçık biçimde can sıkan şikâyetlerdir.
Ama "İstanbul'u neden seviyorsun?" dediğimde...
Uzun uzun düşünülür. Yutkunulur.
Kelimeler birbirini izlemekte zorlanır.
Sadece bu halimiz bile çok şey anlatır.
Sonra ya klişe cümleler gelir ya teorik güzellemeler.
Çoğu zaman da nostaljiye sığınılır.
Yirmili yaşlardaki gençlerin bile çok sağlam bir İstanbul nostaljisi var.
Yani bu şehir, artık herkes için kaybolmaya yüz tutmuş fakat şiddetle özlenen uzak bir yurt!
"Hayır, doğru değil bütün bunlar!" deyip kendimizi kandırmayı sürdürelim mi?
***

Bir de şu soru var...
Dolu dolu ve içimizden gelerek "İstanbul" dediğimiz yer sahiden neresidir?
Ataşehir mesela, Beylikdüzü falan...
Buralar İstanbul olabilir mi? Buralardaki hayata "İstanbul hayatı" diyebilir miyiz?
O semtleri sakinlerinin hayat tarzıyla birlikte yerinden söküp çıkarsak ve Kuala Lumpur'a, Londra'ya, Sao Paulo'ya götürüp yerleştirsek, yabancı kalırlar mı?
Fakat İstanbul'a yabancılar!
Yani diyeceğim...
Bu şehri bir bütün olarak sevmeye kalkmak, palavradır.
Yok öyle bir şehir!
Varlığını iddia etmek, "hakiki İstanbul"a ihanettir.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA