Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Barış’a mektup

İzninizle bugün mektup yazma sırasını ben alıyorum. Mektubum uzak yere gidiyor. Çok uzağa... Bulutların üzerine... Barış'a... Merhum Barış Akarsu'ya...
kardeşim, bugün sevenlerinle birlikte senden ayrılmamızın 13'üncü yılı... Ben mutlu azınlıktan biriyim. Seni yakından tanıma, güzel yüreğine dokunma fırsatı elde edenlerdenim. İyi ki tanımışım seni. Çünkü insanı sebepsiz sevmenin formülünü verdin hepimize. Bodrum'da dizi setini durdurup "Ben onlara söz verdim, masa tenisi oynamalıyım onlarla" deyip, çocukların arasına daldığın o anlar hâlâ gözlerimin önünde. Seninle ilgili unutamadığım o kadar an var ki... Akademi Türkiye'de sahneye çıktığın her akşam o stüdyoya yayılan ışığını ve enerjini unutamam mesela.
Evlerimiz yakındı Dikilitaş'ta... Ben balkonda otururken, arkadaşlarında birlikte aşağıdan seslenirdin, "Yüksel Abi Ortaköy'e gidiyoruz, takılsana bize..." Kafe, restoran sevmezdin. Taşlarına otururdun Boğaz kıyılarının. Elinde gitar... En ünlü olduğun günlerde bile halkın arasındaydın. Tıpkı Amasra sahilinde ateş başında gitar çaldığın günlerdeki gibi.
Lösemili çocukların babasıydın sen. Onlar için konser verdin, para topladın, hepsini isimleriyle bilirdin. Seninle ilgili unutamadığım o kadar an var ki... Bodrum Devlet Hastanesi'nde sen komadayken, Hatice Anne'nin senin ayağından çıkardığı o siyah çorabı koklamasını unutamam mesela... Ben karşılamıştım senin cenazeni Atatürk Havalimanı'da Pelin Akad ile birlikte. Omuzladığımda, tabutunun sarılı olduğu naylondan buharlı bir hava yayıldı ortalığa... Mis gibi... Sanki son nefesini orada vermiştin... Unutamam...
Hatice Anne ile konuşuyoruz sık sık senin üzerine... 13 yılda 13 kat arttı özlemi. Acısı ilk günkü kadar taze, bil istedim. Her gün, her gece onda bıraktığın boşluğun içine yuvarlanıyor kadıncağız. Elimizden bir şey gelmiyor.
Senden sonra çok değişti buralar Barış'ım. Barış'lar gidince hep savaşlara kalır dünya zaten, bilirim. Barış Manço'dan sonra da öyle olmuştu. Bugün de savaşıyoruz. Yüzümüzde maskelerle, görünmez bir düşmana karşı. İyilere ve iyiliklere yeterince değer vermediğimiz için cezalandırılıyoruz belki de...
'Düşmeden Bulutlarda Koşmam Gerek' koymuştun albümünün ismini... Ne bilirdik, bulutların üzerinde koşmaya bu kadar hevesli olduğunu...
Şimdi bize, dünya denilen ve burnumuzun ucunu dışarıya çıkartamadığımız bu koğuşta volta atmak düştü. Kim bilir belki de tam zamanında gittin buralardan...

Artık uzayda yaşayabiliriz
Ali Aktulga, Facebook'tan göndermiş ironi dolu mesajını:
"Türk Uzay Ajansı'na önerimdir. Uzay teknolojisi gelişmiş ve insan yaşamına uygun gezegen arayan ülkelere göre ciddi olarak bir adım öndeyiz. Onlar kadar uzaklara gidip atmosferi insan yaşamın uygun gezegen aramaya gerek kalmadı bence. Salgın koşullarında mecburen kullandığımız maskeler sayesinde evrim geçirip karbondioksit soluyarak yaşama kabiliyetimiz geliştiği için, yakınlarda karbondioksit ağırlıklı atmosfere sahip bir gezegen bulduğumuz anda yırttık demektir. Hemen tası tarağı toplayıp herkesten önce bu yaşanmaz hale gelen Dünya denen garip gezegenden taşınmanın zamanıdır."

Tükürük yağmurunda maç
Okurumuz Gülnur Özkalay yazmış:
"Yüksel Bey merhaba. Geçen hafta oynanan Galatasaray- Başakşehir maçında Emin Bayram'ın oyuna girerken yere tükürmesi hiç hoş bir davranış değil. Maalesef futbolcularımız maç esnasında bunu yapıyor ve kameralar da bunları gözümüze sokuyor resmen."
YAZAR NOTU: Okurumuz çok haklı. Seremonide aralarında bir buçuk metre mesafe bırakan futbolcuların, sürekli tükürdükleri çimlerin üzerinde iki saat boyunca yatıp yuvarlanmaları "Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?" dedirtmiyor mu size de? Önerim, tükürene sarı kart!

Gaf kürsüsü
Düzce'de Erdoğan Kuşçu adlı vatandaş, beslediği koça şaka olsun diye kafa attı. Hayvan karşılık verince, bizimki hastanelik oldu.

Zap'tiye
Her gün birilerinin linç edildiği, itibar suikastlarının yaşandığı, hakaretin, küfrün bini bir para sosyal medyayı düzenlemek yetmez. Üzerine kireç de dökmeli..

Ne demiş?
National Geographic'deki Deha: Picasso belgeselinden bir diyalog: Picasso: Şu Franco ölmedi bir türlü. Berber: Dikkatli ol. Yaşlı insanlar ölümden söz ederse, Azrail kulak kabartır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA