Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HİLAL KAPLAN

Şu troll'ler meselesi

Sosyal medya, pek çok açıdan berbat bir yer. Hele tanınan biriyseniz, daha da berbat bir yer. Zira hakkınızda hiçbir şey bilmeyen insanların, isimleri başta, kendileri hakkındaki her şeyi saklayarak, çoğunlukla da can sıkıntılarını geçirmek için 'çemkirmek' amacıyla yaptığı yorumlara maruz kaldığınız bir yer. Bu, herkes için böyle.
"Mütevazı" olmayacağım, özellikle benim için de böyle; inanmayan herhangi bir tivitimin altına yazılanlara baksın. Hatta twitter'da "Hilal Kaplan RT'si" diye bir deyiş bile oluştu. Kimin tivitini paylaşsam, IQ seviyesi yerlerde Gezici/ Fetullahçı/ PKK'lı birtakım troll'ler bana ve RT'lediğim kişiye saldırıya geçiyor. İster nesli tükenmekte olan pandalardan, ister Oscar ödüllerinde aktörlerin giydiği kıyafetlerden bahsedeyim, fark etmiyor. Aklınıza gelebilecek her tür hakareti ve hatta tehdidi boca ediyorlar. Eskiden katatonik gibi her şeye 'yargılanacaksınız' yazan bir tayfa vardı; yüzüme tükürmekten kafama sıkmaya kadar ne tivitler gördüm de o tayfayı arar oldum.
Latife bir yana, sosyal medyada bir troll gerçekliği var elbette. Ancak ilginçtir, Erdoğan'ı ailesini bile hedef alarak, hatta 'manyak' gibi kelimeler kullanarak eleştirmeyi kendisine hak gören "en Ak Partili yazarlar", her tür eleştiriyi 'troll linci' kalıbına sokup hadiseyi yine Erdoğan'a takık septik muhalifler gibi Cumhurbaşkanı'na bağlamaya çalışıyorlar.
İlginçtir, bu "en Ak Parti'li yazarlar" son dönemde yine Erdoğan'ı -aynı septik muhaliflerin ağzıyla- eleştiriye tahammülü olmamakla suçlayıp, çoğunu 1.000 kişinin bile takip etmediği kişilerin kendileri hakkında yazdıklarına müdahaleye çağırıyorlar. Bir nevi "halk sosyal medyaya akın etti, vatandaş açıkta kaldı" sorunsalı. Cumhurbaşkanlığı makamını mı küçümsüyorlar, kendilerini mi aşırı önemsiyorlar, siz karar verin.
Septik muhalefetten "kopyala- yapıştır" yöntemiyle ödünç aldıkları bir diğer argüman da kendilerini eleştiren kitlenin, kendileri gibi rasyonel ve objektif olmadığı, bilakis 'biatçi' olduğu. Bu 'biat'çilik söylemi, dindarları "yönlendirilmeye muhtaç sömürge kullar" gibi gören Kemalist jargonun 'mutaassıp' tanımlamasına benziyor. Yani dindarsan, "körü körüne bağlı" anlamına gelen mutaassıp sıfatına müstahaksın. Bu pek mantıklı, en akılcı anlayışa göre, Erdoğan'ın görüşüne katılıyorsan biatçisin; karşıysan rasyonelsin. Müthiş bir troll'leme çabası da bu olsa gerek. Zaten yeterince başöğretmenimiz yoktu, "en Ak Partili" arkadaşlar da dahil oldular. Eksik olmasınlar!
Güzel kardeşim, elin kâlem tutuyorsa, belli bir iktidar sahibisin demektir ve iktidar sahibi olduğun kadar eleştiriye, oldukça sert eleştiriye hazır olmalısın. Hakaret varsa dava açmak, argümanının arkasında durmak, aynı sertlikte cevap vermek, vb. hakkındır elbette. Fakat sosyal medyada hakkında yazılanlara üzüldüğün için devleti göreve çağırmamalısın.
Kaldı ki derdin yazarların saldırıya uğruyor olması değil, sevdiğin yazar arkadaşlarının saldırıya uğruyor olması. Zira öyle olsaydı, Bülent Arınç, milyonların izlediği bir canlı yayın esnasında -bak ismi olmayan, 1.000 takipçili hesaplardan bahsetmiyorum- bendenize hakaret ettiğinde de iki kelâm ederdin. Etmedin, bilakis görüşleri size daha yakın diye Arınç'ı savundun. Azıcık samimi ol ve rica ederim daha az ağla.
Ayrıca madem eleştiri hakkı bu kadar kutsal, özeleştiri de öyle olsa gerek. İşe "T24'lere, Ertuğrul Özkök- Ahmet Hakan köşelerine düşecek kadar ne yaptım ben?" sorusuyla başlaman isabetli olacaktır. Bence bu, "en Ak Partili" bir yazarın izzetine "troll'ler"in saldırısından daha büyük zarar veren bir sorundur. Ama tabii bence...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA