Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞELALE KADAK

'İlk başta kimse bana inanmadı'

"Japonlar, bu kadar ince olup da çalışan bir saati nasıl yaptınız diye çılgına döndü! Normal bir saat 150 parçadan oluşuyordu. Biz 50'ye indirdik!"

* İlk plastik Swatch'ı saat dünyasına, özellikle de saatleriyle ünlü İsviçre'de sunduğunuzda, saat dünyası sanki sonsuza dek değişti. Klasik saatlere bir başkaldırı mıydı sizinkisi?
Kesinlikle hayır. Swatch devrimi bir kitap halinde şu anda bütün üniversitelerde okutuluyor. Hakkımda hikayeler yazılıyor. Nedenini size anlatayım. 1980'lerde İsviçre saat sektörü büyük bir krizin içine girdi. Çünkü mekanik saatlerin yerini elektronik saatler almaya başladı. Bir çok saat üreticisi kredi borçlarını ödeyemediği için şirketleri bankaların olmuştu. İşte o günlerde İsviçre bir kişiye inandı. Yani bana. Hayek'i çağıralım dediler. Yoksa saat endüstrisi toptan kapanacak, fabrikalar batacaktı.

Beni Onlar Çağırdı
Bir çözüm yolu bulmam için beni çağırdılar. Ben onlara 'Durun bir dakika! Yeniden saat dünyasında bir numara olabiliriz' dedim.

* Şu durumda siz İsviçre saat sektörüne bir 'kurtarıcı olarak' giriş yaptınız...
Herkesin fabrikasını kapatmak, saat işinden vazgeçmek istediği zamanlardı. Ben onlara hayır dedim. Fabrikaları kapatmayacağız. Sonra da fabrikaların büyük bir kısmını aldım. Zengin biriydim. Omega, Tisot ve Certina gibi saat markalarının sahibi olan SSIH ve Asuag isimli İsviçre'deki iki büyük saat şirketinin yüzde 51'ini satın aldım. 90 fabrika vardı ve ben onları kapatmak yerine üretim adetlerini büyütmeye karar verdim. Çünkü Omega ya da Rolex yılda 100 bin civarında üretim yapıyordu. Oysa ben milyonlarca adet üretimden bahsediyordum. Sonunda bankalar şirketlerden çıktı.

Plastik deyip geçmeyin!
* Swatch markası ne zaman doğdu?
Bankalar şirketleri bana verdikten hemen sonra, ben de Swatch'ı piyasaya sundum. Swatch teknik açıdan çok büyük bir girişimdi. İlk başlarda teknik olarak Swatch'ı anlatıyorduk ve kimse anlamıyordu.

* Plastik bir saat olduğu için mi?
Swatch plastik bir saat olarak doğdu. Ama teknik anlamda çok büyük bir yenilik vardı. Normal bir saat 150 parçadan oluşur. Biz bu parça sayısını 50'ye düşürdük ve saatin içine bu parçaların yerleştirmesini o ana kadar yapılanın tam tersi bir şekilde yani sondan başlayarak yaptık. Maliyetleri düşürdük. Üstelik saatin inceliği konusunda Japonlar'la yarıştık. Onlar en incesini yaptıklarını açıkladıkça biz daha incesini yaptık. Bizim ekibimiz 0.98 milimetre incelikte saatler yapıyor. Tabii Japonlar, 'bu kadar incelikte olup da çalışan bir saat nasıl yapabildiniz' diye çılgına döndü.

* Swatch'ın başarısının altında bu saatler mi yatıyor?
O dönemde kimse böyle saatler üretmek istemedi. Onlara ne kadar yüksek bir teknolojiye sahip olduğunu anlatmaya çalıştım ama inanmadılar. Ama ben inandım ve ürettim. Şu kolumda gördüğünüz son derece yüksek teknolojiye sahip 22 yıl önce üretilen ilk Swatch ki kimse anlamadı. (Nicolas Hayek kolundaki ilk plastik Swatch'ı göstermek için çıkarıp elinde tutuyor ama dokunmama da izin vermiyor. Bu Swatch onun kıymetlisi!) Şimdi imzalayıp satmak istersem değeri 250 bin dolar, çünkü dünyadaki bütün müzeler bu saate sahip olmak istiyor.

* İsviçre dünyanın en kaliteli saatlerinin üretildiği ülke. Plastik bir saatin böyle yüksek bir teknolojiye sahip olması insanları şaşırtmış olabilir mi?
Başlangıçta, bana böyle bir saati Hong Kong'dan çok daha ucuza alabileceğimi söylüyorlardı. Ama aynı değildi.

Müzeler istiyor ama...
* Dikkatimi kolunuzdaki diğer üç saat daha çekiyor... Hep dört saat mi takarsınız?
İlk Swatch'ı hiç çıkarmam kolumdan. Bir de 200 yıllık Breguet var. Geçenlerde bir müze imzalayıp vermem için 250 bin dolar teklif etti, ama onu kimselere veremem.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA