Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Harıl harıl devam ediyor...

Kahırlar, acılar, bunalımlarla başlayan ama delifişek bir heyecanla, nefes nefese yaşanan 1980'lerin her manada bittiğini duyuracak şekilde gelmişti, 1989 Kasımının 9. günü, Berlin Duvarı'nın yıkıldığı haberi.
Olayları insanlar bir kaç gün öncesinden başlıyor anlatmaya. Oysa şimdi Christian Caryl'in güzel kitabında (The Strange Rebels) anlattığı gibi olaylar 1979'daki o 'garip başkaldırılar'la başlamıştı. İran'da devrim olmuştu. İngiltere'de Thatcher sağı yeniden iktidar yapıp 1945 sonrası Avrupa tarihine büyük gedik açmıştı. Çin'de, tıpkı Demir Lady'nin İngiltere'de yapmaya çalıştığı gibi piyasa ekonomisine geçiş yönünde 'devrimci' adımlar atılmıştı. Rusya, büyük akılsızlığıyla gidip Afganistan'ı işgal etmişti. Kısacası dünya bütünüyle yeni bir anlayışa kayıyordu ki, bunun adı Yeni Sağ idi. O daha popüler bir isimdi. Daha kuramsal isim neo-liberalizm oldu.
Bütün bunlar kadar önemli bir başka hamle beklenmedik bir yerden geldi. Papa II. John Paul, tuttu, Polonya'ya ziyarette bulundu. Komünizmi neredeyse kalbinde vurdu. Kendisi de Polaktı. Zaten seçilmesindeki maksatlardan biri Doğu Avrupa kökenli birisinin, ama o düzeyde, yani yeryüzünün en güçlü insanlarından birinin komünizmin yıkılmasına katkı sağlamasıydı.
Thatcher'ın seçilmesi Reagan'ın yolunu açtı. Almanya'da Kohl iktidara gelmişti. Bu çerçeve solun artık tarihe karıştığı anlamını taşıyordu. Sonra malum olaylar geldi. Sovyetler'de 'gerontokrasi' çöktü. Gorbachov Genel Sekreter seçildi. Çernobil faciası yaşandı. Polonya'da Walessa öncülüğünde Gdansk direnişi başladı. Ruslar, Afganistan'da batağa saplandı. Moskova'da Arbat Sokağı bir direniş odağına dönüştü.
Gorbachov, önce 'yumuşama' dedi, sonra silahsızlanmayı kabul etti, ardından Glasnost'a (sivilleşme) geçti, nihayet 1986'da Perestroika (Yeni Düzen) politikalarını uygulamaya başladı. Zavallı Rusya Ana'nın artık Batı'yla başa çıkacak hali kalmamıştı. Nerede kaldı, ihtiyarların elinde kavrulan, yoksulluk, hatta açlık, hastalık batağına batmış Doğu Avrupa'ya yardım etmesi, 'tacı tahtı aldı gitti Süleyman...'
Berlin Duvarı'nın yıkılmasının bu 'gerçek' içinde üç önemli işlevinden söz edilebilir. İlki, dünya yeni bir düzene girmiştir. O kadar ki, 1989'da Fukuyama, Yeni Sağı ayağa kaldıracak şekilde 'tarihin sonu' tezini yazmaya bile cüret etti. Bu bir işaretti. Onu Medeniyetler Çatışması tezi izledi Huntington'un. Kısacası 90'lardan itibaren dünya başka bir dünya haline geldi.
İkinci husus odur, 90'lar, 2000'lere de taşacak biçimde çok daha özgürlükçü, demokrasinin çok daha geniş manalar içinde anlaşıldığı bir ideoloji üretti. Bunu hemen neo-liberalizmin bir başarısı olarak görmemek gerekir. Aralarında bir ilişki varsa da bu başlı başına bir oluşumdur. Ama ne olursa olsun, 1990'lar katı, dar, radikal bir modernleşme anlayışını bitirmiştir. O meyanda kimlik politikaları, fark, tanıma politikaları yeni bir evreye girmiştir. Bu yeni dönem geniş ölçüde teknolojik dönüşümün sonucudur. Berlin Duvarını yıkan ana amil de odur. Neticede zaman-mekân ilişkisinin büsbütün koptuğu bir dönemden geçiyoruz. Hâlâ. Ve bu 80'lerin eseridir.
Üçüncüsü, sol. 1989 belli bir tür solun bitişini ilan etti. Bu, 1917 sonrası tarihin en önemli sonuçlarından biridir. Biten sosyalizmin 'gerçek sosyalizmle' hiç ilgisi yoktu. Bir çabaydı, belli bir ütopya doğrultusunda ama yanlıştı, çünkü bürokratik, merkeziyetçi, diktatoryal, 'öncü' parti hegemonyasında bir hamleydi. Bu yaklaşıma gelen tepkileri biliyorum ama gerçek budur.
Ne var ki, 1989 sonrasında ortaya çıkan yeni teknoloji, ona bağlı olarak gelişen yeni sosyolojiler henüz kitlelerin benimseyeceği yeni bir sol üretmeye yetmedi. Bunu da büyük bir yıkım olarak kaydetmek gerekir. Dünyanın yaşanan bu neo-liberal deneyimin katkılarını da göz önüne alarak o solu kurmaya çalışması şarttır.
Çünkü dünya hâlâ solun çözebileceği sorunlarla boğuşmaktadır ve tarih bitmemiştir, harıl harıl devam ediyor...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA