Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Suni korku rüzgârı

Bir süredir, Türkiye'nin iç tartışma konuları ile bölgesel bazı gelişmeleri örtüştürme çabasına tanık oluyoruz. "Başkanlık sistemi ve iki partili meclis modeli" üzerinden yapılan değerlendirmeler sırasında, profesyonel bazı çevreler ibreyi Tunus, Cezayir ve Mısır'a çeviriyor. Böylece, Kuzey Afrika ülkelerindeki "sözde demokratik yönetimlerin" yaşadığı bunalım, adeta Ankara için gösterge haline getiriliyor. "Tek adam" söylemi üzerine bina edilen siyaset halkı, "direnişe davet" noktasına kadar varıyor.
Seçmene bugünden, "Tunus-Mısır gibi olmak istemiyorsan hesabını iyi yap" deniliyor. Elmalarla armutlar bir araya toplanarak, siyasi partiler arası mücadelede eksen kayması yaratılıyor. Mesele; CHP, MHP ve diğer partilerin iktidara gelmek için AK Parti'yi hedef alan bir kampanya yürütmesini bile aşıyor. Rejim kaygıları tetiklenerek, ülkenin ulaştığı demokratik çıtanın aşağıya çekilmesi bile göze alınıyor.

***
Türkiye, değerler ve kavramlara dayalı siyasetle hizmet siyaseti arasında sürekli tercih yapmaya zorlanıyor. Bu zorlamada, siyasi rakipleri bertaraf etme uğruna, neredeyse her aracı mubah gören zihni izdüşümler de görülüyor. Bir defa, Tunus veya Mısır'la Türkiye'yi aynı kefeye koymak, en makul deyişle "haksızlık." Kurgulanmış mekanizmalarla iktidarın onlarca yıl elde tutulduğu azgelişmiş yönetimleri; ülkemizdeki yarışmacı, çok sesli ve çok renkli demokratik seçimlerden doğan hükümetlerle eşdeğer tutmak "insafsızlık." 30 yıldır neredeyse sopa zoruyla korunan, sosyal sorunlardan kopuk, çözüm üretemediği için tıkanan ikinci sınıf yönetsel yapıları, Türk seçmenine "ibret-i âlem" diye sunmak da "basiretsizlik."
Demokrasiye inanan, sandığa sahip çıkan ve kullanılan oyları önemseyen her parti, "dikta" yaygarasını bir kenara bırakıp, seçim için iddiasını somut projelerle ortaya koymak durumundadır. Bu ülkede kimse, bir diğerinden silah zoruyla oy almadığı gibi sandığa atılan oyların neticesini de geçersiz kılamıyor. Birbirinden farklı medya mahreçlerinde her türlü fikir ifade ediliyor, taraftar bulabiliyor. O veya bu iletişim kanalının şu veya bu siyasi oluşuma yakın durduğu öne sürülse dahi hiçbir bilgi gizli kalmıyor. Yeni medya ortamında, sosyal paylaşım sitelerinde er veya geç karşılığını buluyor. Tablo bu kadar açıkken, başkanlık sistemi önerisi bahane edilerek, yargıdaki iş yükünü azaltacak yasa tasarısı gerekçe gösterilerek, anti demokratik kampanya arayışına girilmesi fazlasıyla manidar! Lafı eveleyip gevelemeye gerek yok! Ülkenin yönetimine talip olduğunu söyleyen liderler nasıl bir anayasa tasarladıklarını "yürütme-yargı, asker-sivil, din-devlet, özgürlük-güvenlik dengesini" nasıl kuracaklarını açıklamadıkça seçmen kantarına çıkamayacaktır. Özgün reçetesini sunamayıp, sadece iktidarın eylem ve söylemlerinin arkasına takılan, kuru sıkı beyanlarla yetindiği izlenimi veren siyasi anlayışın pompaladığı suni korku rüzgârı, milli iradenin dayanılmaz fırtınası içinde kaybolmaya mahkûmdur!

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA