Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Popülizmin sınırında...

Ne zaman CHP'li veya MHP'li yöneticilerle konuşsak, şu sosyal yardım meselesi önemli bir gündem maddesi oluyor. İktidarın sosyal politikaları ile seçmen davranışı arasında doğrusal bağ kurulurken, "sadaka kültürü" yaftası yapıştırılıyor. Yardımların kaynağı, hedef kitlesi, uygulama sonuçları ve gerekliliği üzerinde yeterince durulmuyor. Aksine, sandık yaklaştıkça eleştiri bombardımanı başlıyor. Bu yaklaşımın tek istisnası CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun ortaya attığı "Aile Sigortası." CHP modelinin sürdürülebilirliği bir yana, devam edegelen modelin nasıl ve ne zaman tasarlandığı üzerinde durmak, zihinlerin berraklaşması adına yararlı olacaktır. Bugün tartışılan etkin iki projenin temeli 2001 krizinden sonra atıldı. Halen CHP ve MHP'de siyaset üreten isimler gerek bürokrat gerekse bakan olarak o tarihte Dünya Bankası'nın geliştirdiği, şimdi dillerine doladıkları reçeteyi sahiplendiler... 1- Sosyal Riski Azaltma Projesi. 2- Tarımda Doğrudan Gelir Desteği.
Dünya Bankası, krizden fazlasıyla etkilenen, fakirin de fakiri kesimlere erişmek için 500 milyon doları bulan fon temin etti. Amaç, çocukların eğitimine devam etmesi, kadınların sağlık hizmetlerine erişiminin kolaylaştırılması idi. Her iki yardım da ailede doğrudan kadınlara veriliyordu. AK Parti'nin pratik yaklaşımı, bu katkıyı kurumsallaştırması oldu. Merhum Özal'ın Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu ile Dünya Bankası fonu tek çatı altında toplanıverdi.
Doğrudan Gelir Desteği ise çiftçilere aktarılan kaynağın şeffaflaştırılmasını amaçlıyordu. AK Parti pragmatizmi, ülke ihtiyaçları ile ürün deseni arasında bağlantı kurulmasına dayanan yeni teşvik yöntemleri geliştirilmesini sağladı.

***

Halihazırda, biri dünden miras kalan, diğeri bu dönemde uygulanan ve toplumsal karşılığı yüksek iki destek daha var. Bugüne ait olanı "Evde Bakım Hizmetleri." Yatalak annesine, babasına bakan kadınlara, devletin ihmal ettiği görevi yerine getirdiği için aylık verilmesi. Düne ait olanı ise "Yeşil Kart." Ve burada da AK Parti'nin yeni bir düşüncesi söz konusu. Yeşil Kart'tan yararlananların İş Kur'a kaydolması zorunluluğu. Yani, sürekli devletin eline bakılması yerine, iş sahibi olmaları gereği. Artık Yeşil Kartlılara iş önerilecek. İşi beğenmeyenin alışılmış ödemeleri kısıtlanacak. Özetle, hangi parti iş başına gelirse gelsin sosyal destekleri farklı adlarla sürdüreceği bir gerçek. Bu demek oluyor ki, sosyal enstrümanları sadece iktidar partisine mal ederek, ucuz polemiklere girmek yerine, alternatif politikalar geliştirip, korumasız kesimlere gelecek güvencesi sunabilmek de mümkün.
***

Hep söylüyoruz, söylemeye devam edeceğiz. Siyaset, halktan kopuk şekilde, semboller üzerinden ve belli güç odaklarına yaslanılarak yapıldı mı, demokratik sistem sakatlanıyor. Eksikliklerine, yetersizliğine hatta seçim manevrası niteliğine rağmen partilerin projelerini konuşmak, siyaseti ve ülkeyi daha sağlıklı zemine taşıyor. Örneğin, kısa süre sonra CHP'nin, ekonomi vizyonuna da tanıklık edeceğiz. Genel Başkan ve ekibinden yansıyan ön bilgiler, yüzde 7 büyüme vaadini içeriyor. Bu gelişme de ülkenin hayrına. Lakin iyi etüt edilmesi gereken yönler de var. Zira şu ana kadar CHP patentli projeler hep "dağıtma" üzerine kurulu.
Vergi reformu gibi "alma" esasına dayanan öneri henüz görünmemekte. Sosyal demokrat kimlik gösterilerek popülizm sınırlarında dolaşılmakta. "Hele bir iktidara gelelim, sonrasına bakarız" havası hâkim olmakta. Mevcut sol varsayımda, seçmen kitlesinin 1990'ların koşullarına göre daha bilinçli hareket ettiği sanki gözden uzak tutulmakta. Artık her sözün yerine getirilebilme kapasitesine de bakılıyor. Öyle, "Benim adım filanca" demekle kaynak bulunamadığı biliniyor. Nitekim CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu yakınlarda TÜSİAD kantarına çıkacak. Diğer liderler de ardı ardına TÜSİ- AD buluşmalarında, ekonomiden yeni anayasaya kadar perspektiflerini ortaya koyacak. İşte o zaman sade vatandaşa ulaşma stratejisi ile küresel strateji arasındaki ince çizgi de netleşecek. Her iki dengeyi birlikte kurabilen parti ise sandıkta öne geçecek.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA