Siyaset, toplumun nabzıyla eş anlı attığı oranda iktidar vaat eden bir sanat. Siyasetçi ise tabanın mesajını okuduğu kadar, geleceği yönettiği ölçüde uzun ömürlü olma şansına sahip.
28 yılı aşan terörle mücadele geçmişi olan bir ülkede, siyasetle şiddetin kesişim alanında toplananlara karşı demokratik icraat yapmak gerçekten zor. Bir yanda terör örgütü ile birlikteliği dayatan bir anlayış diğer yanda bu tabloya karşı harekete geçilmesi gerektiğini savunan geniş kitleler...
Başbakan
Tayyip Erdoğan, kılık değiştirmiş terör örgütü mensuplarının yargı önünde hesap vermesini isterken, toplumun hislerine tercüman oluyor. Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül ise BDP'li vekilleri sorumlu davranmaya davet ederken, Kürt kökenli aktörleri parlamento dışına itecek adımların çözüm olmadığını hatırlatıyor.
Peki, TBMM Başkanı
Cemil Çiçek'ten ne bekleniyor?
Tabii ki siyasi değil, hukuki davranması.
Çiçek'in önündeki hukuki metinler belli:
"
Anayasa'nın 83. ve TBMM İç Tüzüğü'nün 131-134. maddeleri."
Anayasa, dokunulmazlığın kapsamını belirlerken, İç Tüzük dokunulmazlığın kaldırılması sürecini düzenliyor.
Dosyalar Meclis'e geldiğine göre, ok yaydan çıkmış oluyor.
Anayasa-Adalet Karma Komisyonu, dokunulmazlık dosyalarını incelemek üzere ad çekme yöntemiyle 5 üyeli hazırlık komisyonu kuracak.
Hazırlık komisyonu bir ay içinde raporunu verecek.
Karma Komisyon, dokunulmazlığın kaldırılmasını veya kovuşturmanın ertelenmesini önerecek.
Kovuşturmanın ertelenmesine 10 gün içinde itiraz gelmezse milletvekiline dokunulmayacak.
Rapor, dokunulmazlığın kaldırılması şeklinde çıkarsa son sözü Genel Kurul söyleyecek.
Özetle...
Ya kural uygulanacak ya da sonuç vermeyen kural değiştirilecek. Kuralı uygulamamak suç işleme imtiyazı yaratmamalı. Netice üretmeyen kuralda ısrar edilmemeli.