Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Kur-faiz ikilemi

Ekonomi yeniden büyük sınamadan geçiyor. Özellikle dış kaynaklı risklerin yönetimi öncelik kazanıyor. Üstelik bu tablo, içerideki hassas verilerin doğru okunmasını da gerektiriyor. Çare olarak sadece piyasa aktörlerinin peşine takılmak çözüm değil çözümsüzlük üretebilir!
15 Temmuz darbe girişimi, 2016 yılı 3. çeyrek büyümesinin negatif sonuçlanmasına yol açmakla kalmayacak, yıllık büyümeyi de yüzde 3'ün altına çekecek gibi.
Ekonominin gerek büyüme gerekse talep cephesindeki zayıf seyir, kurdaki dönemsel dalgalanma ile birlikte ele alınmak zorunda. Nitekim ekonomi kurmayları da ikilemin farkında. Ama dayatmalar farklı.

***
Başkan Trump'ın görevi resmen devralacağı Ocak 2017'ye kadar ABD'den verilecek sinyallerin yükselen piyasaların lehine işlemeyeceği çok açık. FED'in faiz artırımı için paylaştığı güçlü pozisyon bir yana bu artırımların önümüzdeki yıl seri biçimde devam edebileceği yönündeki mesajları da kritik. Yani ABD merkezli finansal tepkiler, Türkiye dahil pek çok ülke ne yaparsa yapsın belli sonuçlar üretecek. Yer yer hasar da bırakacak.
***
Öte yandan...
Kurdan enflasyona geçişkenlik ne derece önemli ise Türk halkının ekonomide olup- biteni kur üzerinden yorumlaması da o derece önemli. Bu genel davranış kalıbı gerek reel sektörde gerekse sade vatandaşta belirgin stres olarak hissedilmekte. İşte bu noktada Hükümet'in alacağı tedbirlerin yanı sıra senkronize açıklama ve sıcak kararların gerekliliği de ön plana çıkıyor.
Ekonomide daha uyumlu görünüme, kur ve faiz konusunda daha tutarlı beyanlara ve sorumluluk alanlarına göre sınırlanmış rollere ihtiyaç duyuluyor. Piyasaların psikolojisini, dışarıdaki gelişmelerin yanı sıra Başbakan Yardımcılıkları, Maliye ve Ekonomi Bakanlığı ile Merkez Bankası'nın yürüttüğü kamu diplomasisinin de belirlediğini unutmamak gerekiyor.
***
Son olarak dikkat çekmek istediğim husus şu:
"Kura karşı faiz silahı çekilmeli mi?"
Bu istikamette baskı kurulduğu çok açık.
Lakin...
Kur artışının ağırlık merkezi dışarıda iken iç piyasada durgunluk kaygıları yaşanırken eskiden olduğu gibi faize abanmayı beklemek ne kadar doğru?
Kaldı ki "Faiz düzenlemesi yaraya merhem olur mu?
Örneğin, şu kadar puan faiz ayarlaması piyasayı ikna etmez veya kurdaki oynaklığı gidermezse ekonomi, durgunluk ve enflasyon riskini birlikte yaşamaz mı?"
Netice olarak...
Piyasaların olup bitene seyirci kalarak Ankara'dan adım atmasını beklemek yerine elini taşın altına koyarak Ankara ile birlikte karar oluşumuna katkı sunmasında ve tavizsiz uygulamasında sayısız fayda var...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA