Sanayi strateji belgesi bize çok net bir mesaj sunuyordu: Orta ve yüksek teknolojili ürünlerde Avrasya'nın üretim üssü olmak. Bunu gerçekleştirmek için süre 2011-2014 arası... 4 yılın 1 yılı geride kaldı. Önümüzde Strateji Belgesi'nin hayata geçirilmesi için 3 yıl var.
Cumhuriyet tarihimizin ihracat rekoru, elbette son derece önemlidir. Fakat yine aynı tarihin ithalat rekorunu da kırıyor olmamız, dikkatimizden kaçıyor gibi. Tamam kabul, ihracat iyi bir şeydir fakat kazandıran dış ticaret "harika" bir şeydir.
Kazandıran dış ticaret derken kastım şu: İhracatın yalnızca ciro değil, pazar, ülke, mal zenginliğini artırmak. Yetmiyor, Sanayi Strateji Belgesi ile bizden istenen "orta ve yüksek teknolojili ürünlere" doğru genişletmek.
Dış ticaret, tanımı gereği, ithalatı da kapsar. Bu cephede bir yandan tüketim malı ithalatını "makul" düzeyde tutarken, ihracatın olmazsa olmazı ara mamullere bağımlılığı azaltmak gerekiyor.
1980'den bugüne 5 tarımsal ihraç ürününden, yüzlerce kaleme varabildik. Kapalı ekonomideki dinamiklerin yerini bugün dışa açık büyüme aldıysa, ara malında "ithal ikamesi" de gerekiyor.
Anlatmak istediğim, yalnızca alkışla olmaz! Kazandıran dış ticaret için daha çok çeşitte, teknolojisi ve katma değeri daha yüksek ürünlere ihtiyacımız var.
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın "bu rekor ihracatın gül bahçesinde değil, siyasal ve ekonomik buhranlarla sarsılan, rekabetin had safhaya ulaştığı barut fıçısına dönmüş kritik coğrafyalara ihracat yapanların eseridir" sözüne katılıyorum. Ancak bir eksiği var, o da ithalata daha az bağımlı ihracat ve kazandıran dış ticaret. Zaten cari açığı yönetecek isek, buna mecburuz da...
Bu ay sonu tanışacağımız ihracattaki yeni teşvik sistemi için, "iyi çalışılmış" ve 500 milyarlık 2023 hedefine, yalnızca ihracat cephesinden değil, "makul ithalat" açısından bakılmasını temenni ediyorum.
