İlk oyunlarımdan birinin adı Cengiz Han'ın Bisikleti idi. Bundan sonra yazacağımın adı Breivik'in Bisikleti olabilir. Yetmiş yedi can alan Norveçli manyak yaptığı kırımın nedenini açıkladı önceki gün: Çocukluğunda bir arkadaşının Türk babası bisikletini zedelemiş de, onun intikamı imiş katliam...
Kızdınız mı, güldünüz mü? Sinir gücünüz elveriyorsa ikisini bir araya getirmeye bakın. (Bilimsel gerçek: Öfke çözüm zorlaştırıp ömür kısaltıyor, gülmek çözüm kolaylaştırıp ömür uzatıyor.)
Yabancıları fazla eleştiremeyiz zaten. Kendi ülkemizde insanı kızmakla gülmek arasında bocalatan olayların kıtlığı yok.
Geçenlerde Trabzon'da bir ambulans personeli yol kenarında baygın buldukları Şemsettin A.'yı hastaneye götürürlerken adam kendine gelince onlara saldırdı. Doktoru, sürücüyü ve hemşireyi hastanelik etti.
Ortamımızdaki kutuplaşma o halde ki, şu habere 180 derece farklı iki tepkiyle yorum getirilebilir. Yeminli muhaliflerdenseniz "Eee" diyebilirsiniz, "olumlu yaklaşıma olumsuz karşılık vermek âdettir bizde. İşte: Millet Erdoğan'ı baş tacı etti. Ama o şimdi gündem dışındaki tartışmalı konuları durup dururken kızıştırarak kavga çıkarıyor, dayak atıyor yandaşı olmayan herkese."
Diyelim ki görüntü öyle. Peki, gerçekten durup dururken mi ortaya çıkıyor öyle gelişmeler? Nihayet etten kemikten insan olan bir politikacının savunma reflekslerini kurcalayacak sayısız saldırı da görülmüyor mu?