Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Dolmalara son

Profesyonel röportajcılar iyi bilir: Alışılmışın bir milim dışına çıkmamaya ahdetmiş gibi konuştukları için mülakatı neredeyse yapılamaz hale getiren kişiler vardır. Her söze karşılıkları -kaskatı gerçeklere ters düşse de- "nizami", standart ve sıkıcıdır.
O yavanlığın şampiyonu Süleyman Demirel darbeleri soruşturan heyetle görüşmesinde rekor yeniledi yine. Amerika'nın müdahalelerdeki rolü soruldu. Hiç öyle bir şey olmamış efendim.
Deniz'lerin asılmasına niçin destek vermiş?
"O günün şartları."
Yani "mecburiyetten". Asanları neden milletvekili yapmış? O da "mecburi" miymiş?
"Kahraman asker" ve "vatansever" olduklarından...
Kan dökmemiş delikanlıları ipe çekerek boğmak kahramanlık ve vatanseverlik yani. O alçaklığa Meclis'te parmak kaldırmak da vatana büyük hizmet.
Direnmediği derin devlet üstüne görüşü?
"Türkiye'de tek devlet vardır."
Kendisi cumhurbaşkanı iken devleti temsil ettiğini söyler dururdu. Demek darbelerde devlet devleti götürmüş.
"Asker silahla geliyor, sabredip oturacaksın" buyuruyor.
Oturduğu yer? Koltuk. Önemli olan onun üstünden kalkmamak, kaldırıldıysan da ilk fırsatta dönebilmek için ne gerekiyorsa yapmak, ne ödün isteniyorsa vermek.

***

Heyet üyeleri Güniz Sokak'taki görüşmenin "çok sıcak" geçtiğini söylüyor. İnsan ilişkilerinde sıcaklık iyidir ama her zaman değil. Ben onların arasında bulunsaydım orada buz gibi bir hava estirmeye bakardım. Sorardım hazrete:
"Derin devlet diye bir şey olmadığını, demokrasi karşıtı davranışların yalnız askerden geldiğini iddia ediyorsunuz. Düzinelerce cinayet işlemiş itlere yeşil pasaportları askerler mi verdi? Susurluk'taki Mercedes'te askerler mi vardı? Halkın seçtiği kişileri siyaset dışına itmek için hukuk dolandırıcılıklarının tezgâhına dönüştürülen yüksek yargı kürsülerinde askerler mi oturuyordu?"
Bu konularda topluma yutturulmaya çalışılan dolmalar kabak tadı verdi artık. Derin devletin yakın geçmişteki en büyük komplosu bütün aktörleri ve olanca çirkinliğiyle cascavlak karşımızda: 28 Şubat askerlerin yanı sıra kimi hukukçuların, iş erbabının, akademisyenlerin, medya yönetici ve yorumcularının, bir de -evet- Süleyman Beyefendi'nin el ele düzenledikleri darbeydi.
Ona göre soruşturulmalı. Sıcak hava gevşekliğiyle değil, ciddiyet ve kararlılıkla. Bir daha denenmemesi için.
***

Cuma akşamı bir Fransız kanalında Türkiye Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in yavan yavenin tam tersi bir doğrucu çıkışına tanık olup sevindim. Panelin dört Batılı ekonomi uzmanı Avrupa'daki batak üstüne laf dolandırıp duruyordu. Şimşek "Almanya'nın kesesinin ağzını açmasından başka çıkışınız yok" diye kestirip attı. Ötekiler bakıştı. Sonra baş salladılar.
Moderatör sordu birine: "Türkiye'ye mi yatırım yaparsınız, Avrupa'ya mı?" Adam tereddütsüz "Türkiye'ye" dedi.
Umarım notçu dolmacılar duymuştur.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA