Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

İki olasılık

Dünyanın en önemli ve en ünlü bilim kurgu yazarlarından Sir Arthur Charles Clarke şöyle der: "İki olasılık var: Ya evrende yalnızız ya da evrende yalnız değiliz. İki olasılık da dehşet verici..."
Clarke'ın olasılıklarını Suriye ve Irak'taki tabloya uyarlamak mümkün: IŞİD ya ABD'nin Ortadoğu politikalarının ürünü ya da ABD istihbarat örgütlerinin gizli planlarının ürünü. İki olasılık da ürkütücü.

***

İlk olasılığı doğru kabul edersek, ABD'nin hatalı Ortadoğu politikalarının yıkım süreci en az 10 yıldır süregeliyor. Bu durumda, o politikaların vahim sonuçlarının ortadan kalkması için de çok ama çok uzun bir süre gerekecek.
Zaten son günlerde yapılan açıklamalar da o yönde.
Örneğin, Batı'nın kara listesinde olmayan sayılı Suriyeli yöneticilerden Dışişleri Bakanı Velid Muallim, geçen hafta BM Genel Kurulu çalışmalarına katılmak için gittiği New York'ta, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'la yaptığı görüşmenin ardından şu değerlendirmede bulundu: "ABD'nin Suriye'deki IŞİD mevzilerine bombardımanı en az üç yıl sürecek!"
IŞİD'e karşı uluslararası koalisyonun eşgüdümünden sorumlu John Allen da aynı görüşte: "Suriye'deki ılımlı muhaliflerin eğitimi uzun yıllar gerektirecek!"
Üstelik,
en iyimser senaryoya göre bu tahmini yapıyor.
Dahası, Amerikalı askeri yetkililer de bu görüşü paylaşıyor.
***

Peki, ya ikinci olasılık doğruysa?
Yani, tıpkı El Kaide'nin başlangıcı gibi IŞİD de ABD gizli servislerinin ürünüyse?
O zaman bir şeytani plan var demektir.
Ortadoğu'nun yeniden yapılandırılmasını, sınırların yeniden çizilmesini, bazı devletlerin ortadan kalkıp bazı yeni devletlerin kurulmasını öngören bir plan...
Belki de daha öteye giden, İslam coğrafyasının, hatta İslam dininin yeniden düzenlenmesini öngören bir plan...
Böyle bir olasılığa inanmak istemiyorum ama bazı ayrıntılarda gizlenmiş olan şeytan, doğrusu içime kurt düşürmüyor değil.
Örneğin, 29 Haziran'da tek kurşun atmadan Musul'u IŞİD'e teslim eden Irak ordusunun komutanları şimdi nerede?
Cevap: Bağdat kaynaklı iddialara göre, hepsi soluğu ABD'de aldılar!
Bir örnek daha: IŞİD'in sessiz sedasız komuta kademesini değiştirdiğini biliyor musunuz?
Kuzey Afrika kökenli Arap komutanları uzaklaştırdı, yerlerine Gürcü, Çeçen ve Uygur komutanlar getirdi. Güneydoğu Asya ülkelerinden IŞİD'e katılmış olanlar da piştikçe terfi alıyorlar.
Bu ne anlama geliyor? Cevap: IŞİD, cihadı Asya'nın başka coğrafyalarına taşımayı hedefliyor. Çin'in Uygur bölgesine, Orta Asya cumhuriyetlerine, Tayland'a, Malezya'ya, Filipinler'e, hatta Endonezya'ya...
IŞİD cihadı Asya'nın diğer coğrafyalarına taşıyarak "İslam Halifeliği"ni küreselleştirmeyi amaçlıyor...
Ne zaman? Üç-dört yıl sonra!
***

Zaten bunun da ipuçları kendini göstermeye başladı.
Nijerya'da Boko Haram, IŞİD'e bağlılığını bildirdi.
Filipinler'de de Abu Sayyaf örgütü IŞİD'e katıldığını duyurdu. Dahası, bir Alman turist çifti rehin alıp Almanya'ya ültimatom verdi: IŞİD mevzilerini bombalamayı durdurmazsa, rehinelerin kafalarını kesecek!
İstihbarat örgütleri bu listeye yakında Cezayir'de, Afrika'nın bazı ülkelerinde ortaya çıkacak terör oluşumlarının da eklenmesini bekliyorlar.
***

Bu ipuçları bizi bir sonuca götürüyor: IŞİD yakın gelecekte Ortadoğu'nun sorunu olmaktan çıkacak, dünyanın belası haline gelecek.
Ve bu sonuç bana Ortadoğu'da sınırların sil baştan yapılmasını öneren ve çizdiği "Kan Sınırları" haritasıyla birkaç yıl önce başta Türkiye olmak üzere epey ülkenin yönetimlerini öfkelendiren Amerikalı jeostrateji uzmanı emekli Yarbay Ralph Peters'ın bir yazısını çağrıştırıyor.
Peters'in "Parameters" dergisinin 2001 kışı sayısının 5-20'nci sayfalarında yayınlanan yazısının başlığı neydi dersiniz: "İstikrar ABD'nin düşmanıdır!"

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA