G.Saray 300 gün sonra Olimpiyat Stadı'na çıkıyordu. Geçen sezon G.Saray taraftarı, dev stada gelirken yolların yetersizliğinden ve içlerine işleyen soğuktan bir hayli çekmişti. Bu cefa bu kez yaşanmadı. UEFA'nın baskısı sonuç vermiş ve yollar mükemmel olmuş. Sporseverlerin hangi tribünde oturacaklarını gösteren yer belirleyici panolar yollara asılmış. Stada girişler ve araba parkı UEFA kriterlerine göre düzenlenmiş. Ancak dev stadın rüzgar sorunu devam ediyor. İnşallah bu rüzgara gerekli bir önlem alınır da Şampiyonlar Ligi finalinde utanmayız.
İstanbulspor can, Galatasaray et derdindeydi. Rüzgar altında başladı Galatasaray oyuna. Top tekniği yüksek, ayağa pas yapan takımlar için rüzgar dezavantajdır. Galatasaray ilk dakikadan itibaren hücuma kanatlardan çıkmaya başladı. Cem Can'ın kontrolsüz pasıyla pozisyon bulan Hasan Kabze'nin attığı gol, Galatatasaray'ı ısıtırken İstanbulspor'un "Rakibi önce durdur; sonra kontratakla vur" planlarını da bozdu.
Aşırı rüzgara rağmen Galatasaray; Ergün, Cihan, Ribery, Conceiçao ve Ayhan'la sürekli top çeviriyordu. Orhan Ak ve Cihan kanatlardan bindiriyordu. İstanbul, Musasa-Yordanov ikilisiyle Galatasaray'ın arkasına ataklar yapıyordu. Özellikle Ribery'nin Cihan'la, Ayhan'ın da Orhan'la yaptıkları duvar pasları mükemmeldi.
Bu güzelliklere karşın Tomas ve Song'un top ayaklarındayken rakibi çalımla geçme düşünceleri savunma için risk oluşturuyordu. Özellikle Tomas'ın sık sık yerini kaybetmesi İstanbulspor'un anlık hücum etmesine yol açıyordu.
Kaprise asla yer yok
Galatasaray'da 3 kişi vardı ki; Ribery, Ayhan ve Hasan Kabze, sürekli sobaya odun atma görevindeydi. Ribery'nin hazırladığı pozisyonlarda Cihan ve Hakan Şükür karşı karşıya golleri kaçırıyordu. Ayhan 50 metrelik alanda ping pong gibi gidip geliyor ayağındaki topları akıllı kullanıyordu. Kabze'nin attığı ikinci gol öncesi Ayhan'ın attığı çalımlar Brezilyavari idi.
Galatasaray yönetimi, Hasan Kabze'yi alarak ne kadar doğru bir iş yaptığını görmüştür. Kabze oynadığı 70 dakika boyunca fırsatçılığı ve zekasıyla 3 gole imza atarken çok çalıştı, rakiple boğuştu, çapraz koşularıyla ve yaptığı presle İstanbulspor savunmasını dağıttı. Ama Hasan Kabze'nin en büyük özelliği Galatasaray hücum ederken rakip ceza alanı içinde nereye gideceğini ve yerleşeceğini bilmesi ve golü adeta önceden koklaması.
Ancak Hagi'nin Kabze iyi oynarken onu oyundan çıkarıp Arif'i almasına bir anlam veremedim. Bu tür genç ve golcü oyuncular oynadığı sürece form tutar ve tecrübe kazanır. Bence Hagi duygusal bir yaklaşımla Kabze'yi oyundan çıkardı. Aslında çıkması gereken çok pas hatası yapan, inanılmaz goller kaçıran Hakan Şükür olmalıydı. Eğer Hagi, gol atamadığından "Hakan üzülür" diye bu değişikliği yaptıysa hatalı karar verdi. Eğer Hakan iyi oynamıyorsa çıkmalı, oynayanlara saygı duymalı. Çünkü Galatasaray, kişilerin değil kitlelerin takımı. Kaprise asla yer yok.
