Dolmabahçe'deki G-Mall Alışveriş Merkezi, malum, birkaç yıldır biz sinema yazarlarının neredeyse ikinci adresi. Hemen tüm basın gösterimleri burada yapılıyor; filmleri yerli-yabancı burada keşfediyoruz. O açıdan, buranın gösterim koşulları bizim için büyük önem taşıyor. Ne yazık ki işletmeci Mars Grubu burası için gerekli özeni göstermiyor. Uzunca süredir, geniş ekransinemaskop olmayan filmler, sanırım hep aynı objektifle gösterildiği için, üstten-alttan kesiliyor, kafalar gidiyor. Dayanılmaz bir klostrofobi duygusu oluşuyor. Nitekim bunu konuştuğum teknik sorumlular, bana "Biz tek tip objektif kullanıyoruz," demişti. Oysa filmler birkaç farklı formattadır ve her biri için farklı objektif gerekir. Bu sorun yakın zamanda çözülür gibi oldu. Sanırım Reha Erdem filmi
Kosmos'tan başlanarak, en azından bizim filmleri izlediğimiz 2 nolu salonda, yükseklik sanki arttı, farklı ve gerekli format yakalandı. Ama bu kez de ışık sorunu başladı. Birçok filmi -en son gelecek haftanın
Ölüm Zili adlı Kore filmini- oldukça karanlık olarak izledik. Eskiden de Beyoğlu sinemaları bunu yapardı. Biz şikâyet ettiğimizde "Abi, filmi karanlık çekmişler," derlerdi. Artık o lumpen tavır geçerli değil, çünkü en azından DVD çıktı. Karanlıktan göz gözü görmez bir filmin üç-beş ay sonra DVD'si çıkıyor, bakıyorsunuz, pırıl pırıl. Böylece yalan hemen ortaya çıkıyor. Bakınız, ben yıllar boyu, hem de sinemacılığın dibe vurduğu yıllarda, seyircinin seyir zevki için mücadele ettim. Adeta tek başıma... Bugün her şey çok daha iyi bir yerde. Ama gerekirse yine mücadeleye girişirim. Belki tüm sinemaları düzeltemem, ama en azından basın gösterimlerinin G-Mall'dan başka bir AVM'ye nakli için uğraşır ve sanırım ki bunu sağlarım. O yapıyı seviyoruz, tüm çalışanlarla kırk yıllık dost gibi olduk. Ama iyi ve çağdaş bir seyir için, her şeyi yıkarım. Bu yazıyı da dost bildiğim o sinemanın sorumlularına birçok uyarıdan sonra yazmak zorunda kaldım, ayrıca belirteyim.