Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ELVAN DEMİRKAN

'bekar' ile 'evde kalmış' arasındaki fark

"Bir kadın ne zaman bekarlıktan, evde kalmışlığa geçer?"... New York Times yazarı Maureen Dowd sormuş bu soruyu... Bir kadın için 'bekar' dediğimizde, seçme şansının ve imkanlarının olduğunu vurgularız. 'Evde kalmış' lafını ise tüm fırsatları elinden kaçmış, yaşı geçmiş ve şansın bir daha yüzüne gülmeyeceğini düşündüğümüz kadınlar için kullanırız. Sivri dilli Dowd, 'evde kalmış' kadınların 'naftalin kokusunu' çağrıştırdığını yazmış. Toplumun, biz kadınlar üzerinde büyük bir baskısı var. 40- 50 yaşına gelmiş ya da çocuk doğurma dönemini geçirmiş bir kadın, henüz evlenmemişse, artık 'bekar' değildir. Evde kalmıştır! Yani o yaştaki bir kadının 'yalnız' olmasının, kendi seçimi olabileceği düşünülmez bile... Erkekler ise hangi yaşta olurlarsa olsun, evli değillerse, hep 'bekar'dır.

SALDIRI İHTİMALİ DAHA FAZLA
1980'lerde Newsweek'de, o zamanlar skandal olmuş bir yazı yayınlandı. Yazıda, "Yüksek eğitimli, 40 yaşının üstünde bekar bir kadının terör saldırısına kurban gitme ihtimali, evlenme ihtimalinden daha fazladır" deniliyordu. Bugün hâlâ Amerika'da birçok filmde ve dizide bu iddia tekrar edilir ve kadınlar da hâlâ buna inanırlar. İş hayatlarında başarılı ve hırslı kadınlar, evlenecekleri bir erkek bulamadıklarında, işlerine daha çok sarılırlar. Ve bu süreçte de 'bekarlıktan' evde kalmışlığa geçerler. Dünyanın en prestijli kurumlarından 'London School of Economics'de psikolog Dr. Satoshi Kanazawa, büyük şehirlerde uzun süreli ilişki yaşamanın daha zor olduğunu söylüyor. Kanazawa'ya göre, 1966'da matematikçiler şöyle bir teorem geliştirmişler... İş hayatında, kalabalık bir aday grubundan en iyi adayı seçmek için en iyi strateji, ilk yüzde 30'u elemekmiş... Bu elemeden sonra, öncekilerden daha iyi olduğuna inandığınız ilk adayı seçiyorsunuz. Bunu ilişkilere göre değerlendirirsek, o zaman kendileri için 'doğru eşi' arayanlar, adayların üçte birini eledikten sonra, karşılarına çıkan ve hepsinden daha iyi olduğuna inandıkları ilk sevgili ile evlenebilir. Bunu ilk okuduğumda, tepkim 'Hadi canım!' oldu tabii ki... Sonra, eş bulma konusunda seçme şansı bol olan tanıdıklarımı düşündüm. Çoğu gerçekten böyle bir eleme yaptıktan sonra, kendileri için doğru olduğuna inandıkları insanla beraber oldu... Dr.Kanazawa'ya göre, küçük bir kasabada yaşayan bir kişinin tanışabileceği insan sayısı 10'u geçmez. Bu durumda o kişi, ilk 4 sevgiliyi harcadıktan sonra daha ciddi bir yaklaşıma giriyor. O zaman, İstanbul gibi bir şehirde binlerce eğitimli ve alımlı kadın ya da erkeğin içinden seçim yapmak çok zor... Bu yüzden seçim yapmak zorunda kalındığında, neden bu kadar tatminsizlik yaşandığı ve eş bulmakta zorluk çekildiği de belli... Akıllarda hep, "Daha iyisi olabilir mi?" sorusu var... Tabii ki 'ideal kişi'yi bulana kadar bir sürü insanla birlikte olmak fikri pek çoğunuza kabus gibi gelebilir. Zaten gerçekten mutluluğu bir beraberlikte arıyorsanız, mutluluk biliminde yapılan bütün araştırmalar, daldan dala atlamanın bir çözüm olmadığını belirtiyor. Bu standartınızı düşürmek değil, sadece eş bulmak için 'alışveriş' yapmayı bırakmaya razı olmanız demek. Ama büyük şehirlerde alışveriş yapmaya da bayılan çok! İlişkilerle ilgili bir not daha... Sevgi ve sadakatin çiftleri bir arada tuttuğunu düşünürüz ya; ilişkiyi götüren şey, birlikte olduğunuz kişinin hayatınıza kattıkları... Eşinizi tanımak sizi daha iyi bir insan yaptı mı? Eşinizi kendi kapasitenizi geliştirebileceğiniz bir unsur olarak görüyor musunuz? İlişkinin kalıcılığında bu soruların cevapları da önemli...

KAPAKTA MUTSUZ KADINLAR
Amerika'da tabloid dergilerinde kapak konusu neredeyse her hafta aynıdır: Yalnız ve mutsuz kadınlar... Bu yüzden 40 yaşını geçtiği halde henüz evlenmemiş olan Jennifer Aniston, tabloid dergilerinin beslenme kaynaklarından biridir. Ancak birkaç aydır onun yerini, kocasına çok güvenirken aldatıldığını öğrenen Sandra Bullock aldı. Ancak Bullock da, kısa sürede oyunun kuralını değiştirdi ve 'kuvvetli kadın' rolünü kaptı. Gizlice evlat edindiği bebeği bir anda ortaya çıkarınca, Bullock'un 'aldatılmış, zavallı kadın' imaji silindi. Bullock ve Aniston arasındaki en belirgin fark, Bullock'un çocuğunun olması. Tabloid dergileri, onu bir hafta içinde 'zavallı aldatılmış kadın' sınıfından çıkartıp, 'mutlu ve güçlü anne' olarak göstermeye başladı. Aniston'a ise bekar ve çocuksuz olduğu için, 'mutsuz ve yalnız' kadın çamuru atılmaya devam ediliyor. Tabloid dergilerinin Aniston'a karşı bu tavrı, kuşaklardır süregelen kadınların, "Henüz yaşım geçmeden evlenip, çocuk sahibi olmalıyım" endişesinin nedenini ortaya koyuyor. Ama Aniston'un gerçekte böyle bir endişesinin olup olmadığını bilmiyoruz bile...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA