Kaan Sezyum'un blog'unda gördüm bu fotoğrafı... Yurdum insanı yine saksıyı çalıştırmış. Ortada alkışı hak eden bir pazarlama taktiği var. Hem 'Yaprak Dökümü' dizisi hem de 'Ferhunde' karakterinin popülaritesi sonuna kadar kullanılmış. Biliyorum, yeni bir durum değil bu. Yerli dizilerdeki oyuncuların kıyafetleri, takıları, hatta oturdukları tabureler bile lisanslı ürün olarak satışa sunuluyor ya da çakmaları pazarlara düşüyor. Yalnız 'Ferhunde'nin Bady'sindeki pazarlama taktiği, diğerlerinden farklı. Tıpkı 'Bihter Külodu' örneğinde olduğu gibi 'aldatma' olgusu öne çıkarılıyor. Mutlaka görmüşsünüzdür; haberlere bile konu oldu. Pazarlarda satılan 'Bihter Külodu'nun sloganı "Yapma Behlül, o senin yengen" idi. 'Ferhunde'nin Bady'sinde ise "Ferhunde'nin kel Mithat'ı boynuzlarken giydiği bady (yazım hatası onlara ait) geldi! 7.5 TL" yazıyor. Bu örnekte de 'aldatma' olgusu işleniyor. Sosyolojik tahlile soyunmak gibi bir derdim yok ama ortada popüler bir dizideki bir sahnenin ya da temanın ti'ye alınmasından öte bir şey var. O da; 'aldatma' eylemenin toplum tarafından kanıksanması, pazarcıların afişlerine düşecek kadar olağan karşılanması. Epeydir yolum bir pazara düşmedi ama benim aklımda kalan pazar portresinde, asıl müşteri kitlesi ev hanımları, teyzeler ve ninelerden oluşuyor. Demek ki, teyzeler, ev hanımları, nineler bile olayı kanıksamış. O afişi yazan pazarcı muhtemelen "Gel abla, Ferhunde'nin boynuzlarken giydiği taytı vereyim sana" diye de bağırıyordur. Benim asıl merak ettiğim ise bu body'yi alanların, akşam evde sevgililerine ya da kocalarına "Bak tatlım Ferhunde'nin kel Mithat'ı boynuzlarken giydiği bady'yi aldım. Nasıl güzel mi?" deme ihtimalleri. Tabii ki erkek cephesinden gelecek yanıtları daha da çok merak ediyorum. En iyisi yazıyı "Semt pazarları toplumların aynasıdır, bilinçaltıdır" diyerek noktalayalım.