- Korumayla geçen hayata ne kadar alışabildiniz? - O.Ç: Alışıyorum ama ada koşullarında istemiyorum. Tehdit içeren küfürler alıyorum sürekli. - İ.Ç: Hrant Dink öldürüldüğünde bana da koruma verdiler. Latife Hanım kitabından dolayı bir beş-altı ay korumayla yaşadım ama gerçekten sinirlerim bozuldu. Sonunda 'Bir tehdit altında olduğumu düşünmüyorum. Gerekirse başvururum,' dedim. Hrant çok yakın arkadaşımızdı. Hrant'ın öldürülmesinden sonra hepimiz kendimizi suçlu hissettik. Niye onu koruyamadık. Devlet daha yeni hissediyor bu duyguyu. - O.Ç: Çok konuştum Hrant'la ölme ve öldürülme üzerine. Yapamazlar böyle bir şey diye düşünüyordum, Hrant da öyle düşünüyordu. Yani bu kadar sembolik bir cinayeti işleyemezler... Ama sonradan Ergenekon'u gördük ki adamlar çıldırmış. Bilgiler ortaya çıktıkça hepimizi birden toptan öldürebilirlermiş. Ergenekon davasını çok önemsiyorum: Türkiye'nin kaderini değiştirdi. Türkiye Ergenekon davası ile yeni bir döneme geçti. Bugün asker siyaset içinde hareket kabiliyetini yitirdiyse, Türkiye'de bugün faili meçhul suikastlar yapılamaz noktalara kadar sıkıştıysa, bunda Ergenekon davasının savcılarının ve hâkimlerinin rolü var ve onlara çok şey borçluyuz.