Türkiye'nin en iyi haber sitesi
AHMET ÖRS

Denizlerimizi sömürmeyi marifet sayıyoruz

balıkların satışının engellenmesi için yapılanlar, çözüm önerileri yeterli değil. Tüketiciler küçük balık almaya devam eder, devlet balıkçılara yeni geçim kaynakları sunmazsa, yakında çinakop bile kalmayacak

Geçen akşam mahallemizin balık lokantasındaydım. Bir ara aşçıbaşı masama uğradı. Sabaha karşı balık haline gittiğini, hale tek bir kalkan balığının geldiğini ve kilosu 120 liradan satışa çıktığını, onu da hiçbir lokantanın satın alamadığından yakındı. Anlattıklarına göre, koskoca balık halinde tek kayda değer balık çeşidi, birkaç ay önce bakanın aynı mekanda yaptığı konuşmada satışının yasaklandığını duyurduğu çinakop ve sarıkanat, geri kalanı da trol artığı yavru tekir, yavru istavrit ve yavru hamsiydi. Aşçıbaşı dostum, hal yetkililerinin yavru balıkların satılmasını önlemeye çalıştığını, yer yer kavgaya varan tartışmaların çıktığını, güçlü kabzımalların bir yolunu bulup bu balıkları satabildiklerini, fazla gücü olmayan kabzımalların birkaç kasa balığına da el konduğunu söyledi. Üzüntüyle, "Artık deniz bitti!" dedi. Bir gün önce Rumelikavağı Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Ahmet Aslan, kendi köylüsü, trolle avlanan balıkçı Ufuk Terzioğlu tarafından gözünden vurulmuştu. Aslan, yıllardır, aslında yasak olan Boğaz'da trolle avlanılmasını engellemek için çaba gösteren balıkçılardan biriydi. Bu olay trolcüler ile geleneksel yöntemlerle avlanan balıkçılar arasındaki ekmek kavgasının son aşamasını oluşturuyordu. Bu olay beklenmiyor değildi. Emperyalist ülkeler dev balıkçı gemilerini okyanuslara, açık denizlere gönderir, uluslararası suları talan ederken, biz kendi varlığımızı yıllarca yok ettik. "Devletin malı deniz, yemeyen domuz," türü atasözleri üretmiş bir ulus olarak, denizlerimizi sömürmeyi marifet saydık.

BALIKÇI REİSLERİ, ARMATÖRE DÖNÜŞTÜ
Hükümetler plansızca balıkçılığı teşvik ederek, okyanuslara göre tasarlanmış boy ve donanıma sahip gemileri edinebilmeleri için balıkçılara uzun vadeli krediler açtı. O zamana kadar küçük tekneleriyle avlanan balıkçı reisleri birden kalabalık bir ekibi besleyen, bir yandan da gemilerin borcunu ödemeye çalışan ufak çapta armatörlere dönüştüler. Denizlerimizin hızla kirlenmesinin yanı sıra, tek bir balığı bile suyun altında izleyebilecek teknolojilere sahip bu gemiler, denizlerimizi boşalttı. Yürürlükteki 1380 sayılı kanun ise yasadışı avlanmayla savaşan kurumların elini kolunu bağlıyor. Nitekim gazetelerde, Aslan'ı vuran balıkçının daha önce 11 kez yakalandığını, kesilen cezaları ödemediği halde yasak bölgelerde avlanmayı sürdürdüğünü okuduk. Yeni hayata geçirilen Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü, kamuoyu desteği, belediyeler valiliklerin çabalarıyla ve mevcut yasa çerçevesinde yasak avcılıkla mücadele etmeye çalışıyor. Ancak yavru balık avlamanın cezası 785 lira. Balıkçı bu cezayı ödedikten sonra el konan balıklar tekrar mezada çıkıyor, balıkçılar aralarında anlaştığı için kimse artırmaya girmiyor ve ceza ödeyen balıkçı, üç kuruşa bu balıkları satıp alıp, faturalı olarak, balık perakendecilerine ya da lokantalarına satabiliyordu. Yaklaşık bir haftadır uygulama değişti. El konan balıklar, örneğin çinakops, o günün lüfer fiyatından satışa çıkıyor. Dolayısıyla artık ceza ödeyen balıkçılar, o partiyi alamıyor. Önümüzdeki nisanda, 1380 sayılı yasanın Meclis'te günün koşullarına göre değiştirilmesi bekleniyor. Ama bu yeterli çözüm değil. Biz tüketiciler acımasızca yavru balıkları satın almaya, yemeye devam ettiğimiz sürece, devlet daha önce kredilerle desteklediği balıkçılara yeni geçim kaynakları sunmadığı sürece, önümüzdeki yıllarda çinakop bile bulamayacağız. İthal balıklar ise balık reyonlarını dolduruyor. Daha şimdiden Norveç'in bir numaralı uskumru alıcısı olduk bile. İthal somon, artık bizim balıklarımızdan sayılıyor. Norveç kalkanları da gelmeye başladı, Mısır'dan lüfer ithal edildiği söyleniyor. Ve biz hâlâ dünyanın en lezzetli balıklarının Boğaz'da tutulduğuna kendimizi inandırıyoruz. Elveda güzelim balıklarımız!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA