Türkiye'nin en iyi haber sitesi
METİN SEVER

Kadınları sevmenin zaafı!

Kadınları Seven Adam... Bir François Truffaut filmi.
Film bir sürü güzel kadının arabalardan inip bir cenaze törenine katılmasıyla başlar.
İlk gördüğümüz, güzel kadınların bacaklarıdır.
Kamera aşağıdan yukarıya doğru ağır ağır çıkar. Sonra cenazesi kalkan merhumun kadınlara olan saplantılı, tutkulu hikayesine tanık oluruz.

***
Bu filmi bana hatırlatan tabii ki, IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn. Birkaç yıl önce kendisiyle yapılan bir söyleşide söyledikleri. Kahn, o söyleşide kadınları sevdiğini söylüyor. Ama bir başka şeyden daha söz ediyor. Sanki kaderini görürcesine: "Kadınları sevmek suç değil. Ancak bu tutkum başıma dert açabilir. Bir gün, 1-1.5 milyon avro verilen bir kadın 'bir otoparkta bana tecavüz etti' diye başıma dert açabilir..."
Ve sonunda dediği oldu.
Kadınlara olan sevgisi, tutkusu, zaafı; Manhattan'daki Sofitel otelindeki gecesi 3 bin dolarlık süitten, ABD'nin en meşhur ve tehlikeli hapishanesi Rikers Adası'na taşıdı onu.
Kadınları sevmekle, 'kadınlara zaaf' arasında nasıl bir fark var acaba?
Bir erkek, kadınları sevmekten, 'kadınlara zaafa' yürürken, bir sırat köprüsünden geçtiğini hisseder mi? Hissetse de yine gider mi?
Yoksa bir kadını değil, kadınları sevmek başlı başına bir zaaf mı?
Ve bu zaafın cehenneminden geçmeyen kaç erkek var?
Sorular bitmez.
Ancak bu sevginin, zaafın, tutkunun bir de hastalık evresi olduğu kesin. Kapıları bazen tacize, tecavüze açılan.
Soru şu: Kahn, bu eşiğin neresinde duruyor?
Kadınlara zaafı ulusal veya uluslararası güçler tarafından kullanılmış bir adam mı, yoksa gerçekte gözü dönmüş bir 'hasta mı'? Bir tecavüzcü mü?
***
Bu sorunun yanıtı şimdilik yok.
Bildiklerimiz şunlar: O, 'kadınları sevmek' denen cehennemin tam ortasında duran bir adam. Görünen o ki, kırdığı cevizin haddi hesabı yok. Muhterem ceviz ağacı gibi! Bu zaafının 'kullanım değeri' olduğunun da farkında. Kendisine bir komplo kurulacağını düşünebilen birinin; Fransa Cumhurbaşkanlığının arefesinde ve ABD gibi muhafazakar bir ülkedeki taciz girişiminin intihar olduğunu bilmemesi mümkün mü? Cehennemin ateşi gözlerini bu kadar kamaştırmış olabilir mi?
***
Komplo teorisinden hoşlanmasam da ben Kahn'ın zaafının kullanıldığını düşünenlerdenim.
Haber çıktığından beri medyaya çelişkili bilgiler akıyor.
Tacize uğrayan kadının kimliği ilk gün açıklanmadı. İkinci gün medyada bir fotoğrafı yayınlandı. Üçüncü gün o fotoğrafın başka bir kadına ait olduğu ortaya çıktı.
O otelde başka vukuatlarının da olduğu haberlerde yer aldı. Ancak otel yöneticileri bunu yalanladı.
Başka tuhaf durumlar da var.
Mesela otelin 28. katında koridoru gören bir kamera yok mu? Eğer kamera varsa tacize uğrayan bir kadının odadan çıkışı önemli bir veri olmaz mı?
Ve her şeyden önemlisi. Zorla oral seks olur mu?
Aklıma yine bir film geliyor. Esaretin Bedeli.
Başrollerini Tim Robbins ve Morgan Freeman'ın oynadığı filmde şaibeli bir şekilde karısını öldürmek suçundan hapishaneye düşen Andy Dufresne (Tim Robbins) cezaevindeki azılı mahkumların baskısıyla karşılaşır. Bu azılı mahkumlardan biri Robbins'i oral sekse zorlar. Hatırladığım kadarıyla Robbins, bu berbat durumdan şuna benzer sözlerle kurtulur: "Gerildiğim zamanlar çenem kilitlenir ve kolay kolay açılmaz!"
Gerçekten zorla oral seks olur mu?









Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA