Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Sevgililer Günü

Bugün ayın 10'u... Dört gün sonra idrak edeceğimiz Sevgililer Günü; bütün dünyada, Türkiye'de ve yavru vatan Kıbrıs'ta kutlanacak.
Şimdiden duyar gibiyim: Ekran bulan İslamcı zevat, "Efendim bu bir Hıristiyan geleneğidir, Müslümanlar kutlamasın" diyecektir.
Halbuki, mesela Batı medyasına aşina olsalar, adamların Aziz Valentine ile maytap geçtiklerini bilecekler. Çünkü bunların hepsi uydurma. Öyle denmiş, öyle olmuş. Yarın başka şey denir, başka olur. Sevgililer Günü'nün takvimdeki yeri değişmiyor ama kutlanış şekli bizim zamanımıza göre epey değişti.

Sevişerek evlendiler
1980
'lerde birkaç derginin okurlarına hatırlattığı, pek ilgi görmeyen bir olaydı 14 Şubat.
Asıl patlamayı 1990'larda, özel radyoların hayatımıza girmesiyle birlikte yaptı Sevgililer Günü. Genç dinleyicinin yüreğini hoplatacak ve de reklam alacak programlar arayan radyoların verdiği gazla uçtu gitti.
Yani 20 yıllık bir olaydır 14 Şubat'ın kitleselleşmesi. Tüketim kültürüne bizden çok daha önce adım atan Batı ise 19'uncu yüzyılın ortalarından beri kutluyor...
Niye mi geciktik? Çünkü böyle bir günün pop kültürün parçası olması için şartların olgunlaşması gerekiyor:
Bir kere şehirleşeceksin, nüfusun çoğunluğu kentlerde yaşayacak...
Kendine has duyarlılıklarıyla birlikte bir orta sınıf oluşacak.
Ayrıca iletişim araçları gelişecek. Mesela herkesin yararlanabileceği, pahalı olmayan bir posta sistemi kurulmuş olacak. Tabii gazete ve dergiler de...
Bu arada görücü usulü yönteminin terk edilerek, kendi eşini kendi bul dönemine adım atılmış olması gerekiyor.
(Bir ara "Sevişerek evlendiler" diye bir lakırdı vardı. "Araya biz girmedik, birbirlerine âşık oldular" anlamında... Artık kullanılmıyor.)

Hangi çağın aşığısın?
Günün aynı kaldığını ama yaşanış şeklinin epey değiştiğini söylemiştim.
Yemeğe çıkmaca ve başta çikolata olmak üzere hediye almaca, aynen devam ediyor.
Ancak aşk mesajını iletme şekli kökten değişmekte... Dikkat, bu son cümleye verdiğiniz tepki, hangi çağa ait olduğunuzu ortaya koyacaktır:
"Bir karta mesajımı yazarım, postaya veririm" diyenlerdenseniz... Benim bile cevabım: "Gel otur beybaba, yorulmuşsundur" olur.
"Mesajı e-mail ile gönderirim" diyenlerdenseniz... Tamam, anlıyorum, çağa ayak uydurmaya çalışıyorsunuz da... Acaba yeterli mi?
"Anime bir e-kart yollarım" diyenlerdenseniz... Ne olmuş yani benden gençsiniz?

İşte en garantili yöntem
Evet dijital teknoloji her şeyi değiştiriyor. Daha da değiştirecek.
Ancak inanın değişmeyen şeyler de var. Eğer amacınız bir arkadaşlarınızın Sevgililer Günü'nü kutlamak ise... Çeşitli sitelerde bulunan hazır e-kart da olur, telefonla sesli mesaj da... Twitter komikliği bile yapabilirsiniz.
Ama yok ciddiyseniz... "Seni seviyorum" demeyi gerçekten arzuluyor; sonuç alıcı bir hamle arıyorsanız...
O zaman kırmızı bir gül vermenizi tavsiye ederim. Hayır, sanaldan değil, hakiki olandan. Hani dikeni batınca parmağın kanar ya; işte ondan.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA