Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Al sana büyülü gerçekçilik!

"Tanrı bir an için paçavradan bebek olduğumu unutup can vererek beni ödüllendirse..."
Ne ürpertici bir ifade değil mi?
Marquez'in sahte "veda mektubu"ndan...
Gel de tam bu noktada takılıp kalma!
Çünkü sosyal medyaya bakıyorum da, belli ki sevenleri Gabriel Garcia Marquez'in böyle bir veda mektubu olduğuna inanmak istiyor. Durmadan mektubun bazı satırlarını paylaşıyorlar. Hatta iki gündür Latin Amerika solunun önemli kaynaklarında bile bu mektuptan alıntılar yapılıyor.
Oysa durup düşünün...
Mektubun sahte olduğu; Marquez'in değil, Johnny Welsch diye birinin yazdığı ortaya çıkalı 14 yıl oldu.
Çoktan bu defterin kapanması gerekmez miydi?
Yüz Yıllık Yalnızlık romanının tutkunu bir arkadaşıma "o mektup sahte" dedim geçen gün; "olsun, çok gerçek!" diye cevapladı.
Neden peki?
Üstelik Marquez mektup hakkında çok ağır konuşmuştu: "Beni ölümden çok, bu kadar zevksiz bir şey yazabileceğime inanılması korkutuyor!"

***
Gabriel Garcia Marquez güçlü bir yazar. Hiç tartışmasız.
Bir yandan anlatırken bir yandan da anlattıklarıyla devasa bir evren kurabilen nadir yazarlardan...
Ama hiç "benim yazarım" olamadı.
Hiç kanım kaynamadı ona.
Kendi başına kaldığında dalgasını geçtiği büyüler, akla aykırı bulduğu düşler, inanmadığı halk inançları üzerinden okurun gönlünü çalması çabasından şüpheye düştüm hep. Rahatsız oldum.
Hani nasıl diyeyim, Marquez'i değil de, masallarını bize aktardığı babaannesini sevdim.
Pencereden bakınca gökyüzünden minik sarı çiçeklerin yağdığını görmek, ertesi gün herkesin sokakları halı gibi kaplayan bu çiçekleri kürediğini gözünde canlandırmak güzeldi.
Fakat bunları "farklı bir gerçeklik" olarak değil de, edebi ve folklorik bir "süs" gibi kaleme alan bir yazara gönül vermek bana göre değildi.
Şimdi bizde de var bu tip yazarlar; "babaannesinin dualarından roman çıkartan ama röportajlarında bu duaların tekine bile inanmadığını" söyleyen pek "becerikli" romancılar.
Belki edebiyat dediğimiz, böyle bir şey; bazen sevimli, bazen sevimsiz bir kandırıkçılık!
***
Neyse...
Baştaki soruya döneyim.
Neden Marquez okurları sahte veda mektubunu bu kadar benimsediler dersiniz?
Sakın o mektubun sonundaki şu sözleri çok anlamlı buldukları için olmasın...
"Sizlerden çok şey öğrendim. Ama bu öğrendiklerim bir işe yaramayacak. Çünkü hepsini bir çantaya kilitledim. Mutsuz bir şekilde... Artık ölebilir miyim?"

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA