Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Teröre karşı barışı mı yoksa şiddeti mi seslendirmeliyiz?

Lise yıllarımda siyasi tartışmalara katılıp, kendimce önemli görüşler açıklarken, babam beni uyarmıştı:
-Eğer gerçekten önemli ve evrensel doğruları içeren cümleler kurduğunu düşünüyorsan, bu cümlelerden önemli bulduklarını bir yabancı dile çevir... O cümleler yabancı bir dilde de anlam taşıyorsa, doğru yoldasın demektir.
"Barış Açılımı"
nı sabote etmek isteyenlerin Türk bayrağını hedef alan eylemlerine karşı seslendirilen tepkileri izlerken, babamın uyarısını yine hatırladım...
Bir terörist eylemin provokasyonuna karşı aklın gereklerini ve barışın kaçınılmazlığını hatırlatmak yerine, bu eylemin rüzgarına kapılıp ırkçılığın seslendiricisi olmayı veya bu eylemi iktidara karşı bir hamle yapmak için değerlendirme girişimini, yabancı bir dilde nasıl ifade ederdiniz acaba?

Sorun çözmek mi, sorun üretmek mi?
Cumhuriyet'in 100'üncü yılına neredeyse girilirken "Kürt Sorunu"na çözüm üretmek siyasetin gündemine nihayet girmiş... Bu sırada birilerinin bir de "Türk Sorunu" üretme çabalarına, evrensel siyasi akılda karşılık bulmak mümkün müdür?
Bir dönemde Türkçedeki bazı söylemleri İngilizceye çevirme çabalarını alaya alan denemeler modaydı. Bunlardan bazılarını, günümüzdeki siyasi sert söylemlere uygulamak galiba mümkündür...
Mesela karşısındakini yıldırmak için bıçkınlar tarafında sıkça kullanılan argo içerikli bir söylem "Bak koçum ben Anadolu çocuğuyum bir koyarsam oturursun" şeklinde değil midir?
Bunu İngilizce şöyle söyleyebilir misiniz?
-Look my ram, I'm an Anatolian child, If I put, you sit...
Türkçe'nin kavramlarını İngilizceye çevirme konusunda hatırımda kalan güldürücü bazı diğer denemeler de şöyleydi:

Sensitive meatball

-Piliç çevirme: Chicken translation
-Kapıyı aralık bırak: Leave the door december
-İçli köfte: Sensitive meatball
- Acele işe şeytan karışır: Urinate quickly, satan mixes
-Senden adam olmaz: Man doesn't become from you
-Her işte bir hayır vardır: İn every job there is a no
-Çok anasının gözü bir kız: She is such a mother's eye girl

Çevirmek kolay değil

Bu denemeleri okuduktan sonra eğer o dili biliyorsanız CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun dün grup toplantısında seslendirdiği ve TÜBİTAK'ın dinlemeler hakkındaki raporunu yeren şu cümlelerini İngilizceye çevirmeyi deneyin:
- Türkiye'nin en saygın kuruluşlarından birisine hayvanat bahçesinden müdür getirirseniz size böyle rapor verir. O raporu mahkemelere delil olarak sunacağım. Hayvanat bahçesi müdürü olan birisinin verdiği rapor ne zamandan beri delil oluyor. Ağrı Dağı ne kadar gerçekse bu tapeler de o kadar doğrudur.
Ne dersiniz? Cümleye "Hayvanat Bahçesi"nden mi yoksa "TÜBİTAK"tan mı girilseydi, bu çeviri İngilizce konuşanlar için Türk siyasetini anlamak bakımından daha aydınlatıcı olurdu?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA