Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

"Aptallara kızmam ama mütecaviz aptallara kızarım"

Maktul ABD Başkanı Kennedy "Zaferin bin tane babası vardır, yenilgi ise yetimdir" demişti bir zamanlar... Bu sözleri siyaseten yorumladığınızda demokratik ülkelerdeki zaferin de, yenilginin de, seçim sonuçlarına bakılarak belirlendiğini düşünürsünüz... Ve Türk siyasetinin sürekli yenilen eziklerinin söylemlerine kulak verdiğinizde de herhalde, "Bunlar yenilgiyi evlat edinmişler" dersiniz.
Yanlış hatırlamıyorsam Kemal Tahir de "Aptallara kızmam ama mütecaviz aptallara çok kızarım" demişti.
Topluma "Muhalif siyaset" veya "Eleştirel medya" etiketi altında sunulan yazılı ve sözlü söylemler, açıkçası giderek insan zekâsına tecavüz eylemlerine dönüşmeye başladılar.
Seçim yapılmış. Recep Tayyip Erdoğan halkın çoğunluğunun oyunu bir kez daha alarak Cumhurbaşkanı olmuş... Daha sonra da etkin bir danışma mekanizmasını işleterek Ahmet Davutoğlu'nun hem Başbakan, hem de AK Parti Genel Başkanı olması kararına varıldığını açıklamış.

İstikrara devam

Bundan sonra Davutoğlu Hükümeti'nde kimlerin bakan olacaklarına ve bu hükümetin programında hangi konuların öncelik taşıyacaklarına dönük beklentiler, siyasetin gündemini oluşturacaktır. Bu arada yeni Cumhurbaşkanı'nın kimleri yanında Çankaya'ya taşıyacağı, kimin Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri olacağı ve Cumhurbaşkanlığı danışmanlar heyeti üyelerinin kimlikleri gibi şu anda bilinmeyenler de, siyasetin gündemini oluşturuyor.
Türkiye'de istikrarın süreceğine olan inancı pekiştiren bu gelişmeleri aklı başında olan herkes ve her kesim görmekte... Bu gerçeği içeride ve dışarıda yapılan açıklamalardan görebilirsiniz.

Akla ziyan yorumlar

Ama sanki bunlar hiç yaşanmıyormuş gibi Erdoğan'ın zaferini bir sonun başlangıcı olarak sunmaya çalışanlar da çok fazla... İnsan zekâsına tecavüz anlamı taşıyan bu tür yorumlara bir örneği Abdullah Gül'ün eşinin, Gül'ü zor durumda bıraktıkları kesin olan duygusal ve tepkisel söylemlerinde "Renkli, farklı, acayip bir şahsiyet ve kadın duruşu" bulan Ertuğrul Özkök'ün dünkü Hürriyet'te yer alan yazısından verebiliriz... Bakalım daha ileri günlerde bu meslektaşımız Bayan Gül ile birlikte Gezi Parkı'na gidip "İkinci İntifada"yı başlatmak üzere bir şeyleri birlikte taşlayacaklar mı? Sonra da bir sıraya oturup "1997'deki 28 Şubat ne güzeldi" diyerek nostalji yapacaklar mı? Eğer Abdullah Gül eşini "Yeter artık" diye uyarırsa eşi de ona, Ertuğrul Özkök'ün yazısında varsaydığı gibi "Sen şöyle bir kenara çekil" diyecek mi?

Hem gülünç hem acıklı
Önemli bir kitle gazetesi olan Hürriyet'i vesayetçi bir fraksiyon organına dönüştüren ve okurlarına, olanları ve olacakları değil de, eziklerin hayalleri ile dedikodularını haber ve yorum olarak sunan bu tür gazetecilik anlayışının geleceği herhalde yok.
Eşinin başı örtülü olduğu için Gül'ün Cumhurbaşkanı seçilmesini engelleyenlere "Kaosa kalkan eller" manşeti ile destek verenlerin şimdi Gül'ün eşinin nedeni anlayışla karşılanması zor tepkisinde kendilerini bulmaları, hem gülünç hem de acıklı değil midir?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA