Fenerbahçe Teknik Heyeti, yenilginin nedenlerini araştırırken, ilk maddeye "basit top kayıplarını" koyacaktır. Hani; üstünde baskı bile yokken rakibe yapılan ikramlar...
Ağır saha mazaretlerden biri olabilir. Hepsi tek tek milli takım tecrübesine sahip Fenerbahçe oyuncularının kötü oynama hakları olabilir ama yanlış krampon seçme hakları yoktur. Topa hamlelerde devamlı kayan, yere yuvarlanan, kalkmayan- kalkamayan bu kadar çok oyuncu bir aradaysa eğer; bu, hata olmaktan çıkar, en hafifinden amatörlüğe girer. Büyük takımın, iyi kazanan, seçilmiş oyuncuları "şanssızlık" yaşayabilirler ama işlerini "şansa" bırakamazlar. Maçın kırılma noktası Ziegler'in sakatlanması. Caner sol beke geçti. Yenilen ilk golü elindeki topu (taç atıyordu) rakibe vererek hazırladı, ikincisinde rakip yanından fırtına gibi geçti. Caner'in defansif zaafları bir kenara, haftalardır takıma yaptığı ofansif katkı da yerle bir oldu bu değişiklik ile... Sahada tartışacağımız çok şey varken, yardımcı açık bir ofsaytı değerlendiremedi. Zaten hakem kararlarına Fenerbahçe standartı geldi. Bir metre geriden gelmeyince ofsayt oluyorsun (Semih'in Manisa'ya golü), rakibe dokunmak kırmızı için yeterli (Alex'in atılması) ve eğer bir metre önde değilse rakip ofsayt değildir (Dün Eneramo'nun durumu)...
Elit hakem üçlümüz 27 maçtır rakiplerin yapamadığını da başardılar. Skor dengesindeki değişim, takım kimyasındaki alt-üstlükle bir araya gelince, DNA'larla oynayarak "ucubeler" yaratan "çılgın" bilim adamlarının, izah edilmesi pek mümkün olmayan eseri gibi oldu F.Bahçe kadrosu... 70'e kadar rakip kaleye şut getirmeyen bu aciz oyunun üstüne Sivas'ın orta sahadaki sıkıştırmaları ve ayakta bile duramayan rakip orta saha bloğunu, üzüm salkımı gibi sallayıp, yerlere dökmesi geldi. Pazartesi 10 kişiyken topu yiyenler, dik durma haklarını orada tüketmişler anlaşılan. Çok bitik takım seyrettim; dünkü gibisini çok az gördüm.