Beşiktaş yönetimi takımı kendi yetiştirdiği değeri Tayfur Havutçu'ya emanet etti. Bu dakikada ve şartlarda net olmakta fayda var. Bu yüzden yazının sonunda söyleyeceğimi başında söyleyeyim!..
Eğer; Siyah-Beyazlı yönetim hayallerin yüksek perdeden sergilendiği ve bu hedeflere ulaşmak için yüksek maliyetli ve kaprisli yıldızlarla bir takımın oluşturulduğu bir ortamda her şartta ve her durumda sonuna kadar çiçeği burnunda Tayfur Havutçu'nun "arkasında durmazsa" büyük bir yanlışa imza attı...
Ancak yönetim kararını verirken bu vahşi rekabet içinde Tayfur Havutçu'nun da sendeleyebileceğini hesaplamıştır. Taraftarın "gençliğini", camianın "zamansız geldiğini" tartışacağı, medyanın "kararlarını" sorgulayacağı, hatta yönetimin bile kendi kendi içinde "Bak kaldıramıyor!" ikilemine düşeceği anlar olacaktır.
Eğer Beşiktaş yönetimi o sancılı, herkesin sağa sola sallandığı kriz anlarında sapasağlam arkasında duracaksa Tayfur Havutçu kararı Türk futbolu ve Beşiktaş için verilmiş doğru bir o kadar da cesurca karardır.
Özellikle de adamlığına, ama daha önemlisi de futbol görgüsüne, teknik adamlığına inandığım Havutçu'nun bu işin üstesinden geleceğine inanıyorum. "Sonuna kadar arkasında durması şartıyla" yönetimin kararını doğru buluyorum.

KOMPLEKSE SON
Türk hocasına bu ülkede her zaman pozitif ayrımcılık yaptım. Öyle de devam edeceğim. Bu ülkede yabancı kompleksi ve ayrıcalığının bitmesi gerektiğine inananlardanım. Yöneticilerin futbolcuların sırtını sıvazladığı ve futbolcuya dayalı bir düzen kurduğu müddetçe futbolumuzun patinaj yapmaya devam edeceğine inanıyorum.
Bu genel fotoğrafı ortaya koyduktan sonra sevgili arkadaşım, dostum Tayfur Havutçu'ya "Hayırlı olsun, o elbise sana çok yakıştı" dedikten sonra naçizane bir tavsiye de bulunmak istiyorum: "Geçiş dönemi bitti. Yeni bir dönem başlıyor. Hayallerini, sistemini ve kararlılığını biliyorum. Onlardan taviz vermezsen başarılı olursun. Taviz verir acırsan acınacak duruma düşersin. Allah yardımcın olsun..."