Türkiye'nin en iyi haber sitesi
RASİM OZAN KÜTAHYALI

İşçiler ve liberalizm

Soma faciası meselesinde eski Türkiye medyasında büyük bir ikiyüzlülük var. 300'e yakın kişin öldüğü ama hâlâ maden sahibinin övüldüğü bir durum herhalde dünya tarihinde yoktur. Bugün medya sektörünün önemli kısmında da sapına kadar sömürü var. Alt kademe çalışanlar çok az paraya çalışıyor. Yöneticilerin ve kellifelli köşe sahiplerinin keyfi yerinde. Ama muhabir, editör, sayfa düzenleyici, redaktör, foto muhabiri gibi gazeteciliğin esas mutfağını oluşturan emekçiler zar zor geçinebiliyor.

***

"Merkez medya" diye kendini adlandırmayı pek seven büyük sermayenin medyasında çalışan matbaa işçilerinin durumu en az maden işçileri kadar vahim. Bu işçilerin çoğunluğunun fiilen örgütlenme özgürlüğü de yok. Temel haklarından biri olan örgütlenme haklarını kullanamıyorlar. Kullanmaya kalksalar tepelerine biniyorlar çünkü bu işçilerin.
***

Medya emekçileri camiasının çoğunluğu üretimden gelen güçlerini kullanabilecek bir örgütlenmeden yoksun. Bu durum sadece medya sektörüne has değil. Türk özel sektörünün çoğu bu durumda. Birçok, adları bilinen büyük sermaye grupları alt düzey çalışanlarına düşük ücretler veriyor. Yıllık 820 milyar dolar gelir noktasına gelmemize rağmen hâlâ 77 milyonluk ülke için sermayesi az emeği bol bir ekonomik yapımız var. Ne kadar çok işyeri açılırsa emeğin değeri de o kadar artacaktır. O sebeple 2023'te kişi başı 25 bin dolar gelir hedefi çok önemli.
***

Öte yandan Türkiye'de ciddi sayıda işsiz yurttaşımız da var. İşsizlik çok ciddi bir sorun. Emekçiler zam istediğinde şirket yöneticilerinden "Bu kadar iş bekleyen işsiz var. İşin olduğuna dua et, memnun değilsen de ayrıl" sözlerini duyabiliyorlar.
***

Evet, Türkiye'nin çalışma hayatına dair hakikatler bunlar. Birçok sektörde haksızlık ve adaletsizlik hâlâ var. Bu tür sözler bizim ülkede "Bu adam komünist herhalde" diye karşılanır genelde. Bunlar soğuk savaşın sağcı propagandalarıdır. Liberaller bu "soğuk savaş sağcılığı"na en net karşı çıkması gereken insanlar olmalıdır. Liberal geleneği böyle göstermeye çalışmak haksızlıktır. Adam Smith, David Hume ve John Stuart Mill gibi büyük liberal filozofları doğru düzgün okuma zahmetini gösterenler bu filozofların vicdan, adalet ve hakikat arayışını görürler. Maalesef Türk aydını bu liberal filozofların temel metinlerini doğrudan okumadan liberalizme dair zırvalayan sahte bir aydın tipi. Kendine liberal diyen kimileri de buna dahil.
***

Mevcut durumun bu olması, çözümün sosyalizm olduğu anlamına gelmez. Türkiye'de işçilerin yaşam koşulları gerçeğini teşhis etmek her vicdan sahibinin görevidir. Tedavi yöntemi ise sosyalizm ya da ekonomiye devlet müdahalesini artırmak asla değildir. Bilakis sosyalist ve devletçi politikalar yoksulluğu artırmaktan başka işe yaramaz. Uzun vadede tüm toplumu yoksullukta eşitler. Üstelik siyasal olarak daha totaliter bir rejimi de beraberinde getirir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA