Türkiye'nin en iyi haber sitesi
RASİM OZAN KÜTAHYALI

İmamlarınızı değil Mahçupyan'ı dinleyecektiniz...

Bir insanın ya da bir grubun başına gelebilecek en kötü şeylerden biri gerçeklerden kopma halidir. Kendinizi mehdi zannedersiniz ve herkesin buna inanmasını istersiniz. İnsanlar böyle kişilerden korktuğu için yüzlerine gülerler ve durumu çaktırmazlar ama aslında herkes bu kişinin deli olduğunu düşünür. Zor olan böyle bir zihinsel durumdaki dostuna gerçeği güzelce söyleyebilmektir. O dostun normale dönmesinin yolu doğru teşhisin dürüstçe söylenmesinden geçer. Mutlu olsun diye dostunu kandırmak aslında ihanetin bir çeşididir. Doğru teşhis zaten doğru tedaviyi de yanında getirecektir.

***

İşte Etyen Mahçupyan Cemaat'e hep gerçekleri söyleyen böyle dost bir adamdı. Cemaatin ortak aklı Mahçupyan'ın sesini dinleseydi şu an bu sefil hale düşmezlerdi. Hayattan kopmuş ve hurafelerle kafayı üşütmüş imamlarını dinlediler ve 40 yıllık bir birikimi heba ettiler. Cemaatin en temel ihtiyacı mevcut durumun doğru teşhis ve tahlil edilmesiydi. Oysa cemaat profesyonelleri imamlarının gördükleri rüyalara inandı. Sonunda gerçekleri duymaya dayanamadılar ve teşhisleri her zaman doğru çıkmış bir adam olan Mahçupyan'ı da kaybettiler. Mahçupyan kadar değerli bir aydın olan Gülay Göktürk'e de benzer davranma ihtimalleri kuvvetli. Hüseyin Gülerce'yi çoktan harcadılar. O da kovulmadan kendi ayrıldı ve cemaat defterini tamamen kapadı. Daha evvel yazmıştım. Şimdi yine yazıyorum. İşte Mahçupyan'ın son 8 ay içinde yazdıklarından örnekler. Hepsi doğru çıktı bu teşhislerin. Hurafeler değil hakikatler hükmünü icra eder. İmamları değil Mahçupyan'ı dinleyecektiniz.
***

...Peki, bir oyuncu gole giderken hakem tarafından çelme takılarak düşürülürse? Hakeme ceza verilir, meslekten atılır. Ama ya diğer hakemler de söz konusu hakemi koruyan beyanlar verirler ve hatta Yüksek Hakem Kurulu da o hakemi korursa? O zaman sadece hakem değil, sistemin kendisi tarafsızlığını kaybetmiş demektir ve artık ortada futbol kalmaz. O nedenle futbolda oyuncu veya takımların yolsuzluğuyla hakemlik kurumunun tarafsızlığı eşit önemde değildir. Yolsuzluklar tarafsız ve bağımsız bir hakemlikle daima telafi edilebilir, ama tarafgir bir hakemlik müessesesinin telafisi yoktur. Çünkü geriye "oyun" kalmaz.
***

...Ya toplum yargının siyasi bir aktör olduğunu bilerek meselelere bakıyor olsaydı? O durumda yolsuzluk suçlamasının ikincil konuma düşmesinden daha doğal bir durum olamaz. Hele ortada meselenin siyasi olduğuna dair kanaat oluşturacak sayısız belirti varsa, toplumun yürütme ile yargı arasındaki iktidar savaşını önemsemesi ve bu alanda duruş geliştirmesi kaçınılmaz olur.
***

...Toplumun yüzde elliyi aşan bir kesiminin her halükârda son on yılın kazanımlarını kaybetmek istemediğini, bu korkuyu derinden duyduğunu ve böyle bir tehdit altında kategorik olarak AKP'ye oy vereceğini varsaymak gerçekçi gözüküyor.
***

...Mesele neyin Türkiye'nin lehine ve kimin geleceğin taşıyıcısı olduğu noktasına geldiğinde, AKP hâlâ rakipsiz ve sonucun da ikinci bir Gezi'ye dönüşme ihtimali çok kuvvetli. Yani önce bir tür "devrim" hayali, ardından AKP'nin konsolide olan gücü karşısında sükût-u hayal.
...Şu anki denklemi biraz daha yakından irdelediğimizde AK Parti tamamen merkezde. Üç aktör yani Hizmet Hareketi, Kürt Hareketi ve Eski devlet de AK Parti'ye muhtaç, AK Parti ile koalisyonu kim yaparsa onun elinin güçleneceği döneme gidiyoruz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA