Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

YAŞ'tan arta kalanlar...

Sivil-asker ilişkilerindeki normalleşme sürecinin arka planına inmek boynumuzun borcu. Kendimizi ne askerin duygusallığına kaptırabiliriz ne de rövanşistler kulübünde konuşlanabiliriz. Zaten hassasiyet gösterilmesi gereken nokta da burası. Bugünkü zorlu süreci yöneten Cumhurbaşkanı da Başbakan da kişilerle kurumları ayrı tutmaya özen gösterdi. Silahlı kuvvetleri incitici bir beyanda bulunmadı. Gerek Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün gerekse Başbakan Tayyip Erdoğan'ın erken emeklilik kararı alan Genelkurmay Başkanı Org. Işık Koşaner'e, "Duygusal davranmayın. Her şey hukuk sınırları içinde cereyan ediyor" mesajı vermesi zaten çok şeyi anlatıyor.
Tabii alınan kararların, sergilenen demokratik duruşun sonuçları itibariyle emir-komuta zincirinin bazı halkalarında yarattığı etkiyi göz ardı edemeyiz. Ancak bu etkiyi, Türk Ordusu'nun halet-i ruhiyesine dönüştürürsek hata yaparız. Zira ülkenin ve dünyanın gerçekleri ile zaten örtüşmeyen vesayetçi anlayışın sürdürülemezliği sadece iktidarın tutumundan kaynaklanmadı. Artık toplumun geneli, medyanın çoğunluğu, sermaye çevreleri de Türkiye'yi içeride ve dışarıda rencide eden sarmalın kırılması gerektiğini teyit etti. Bir başka ifade ile YAŞ'ta olup bitenler, büyük toplumsal değişimin ve beklentinin doğal sonuçları olarak karşımıza çıktı. Üstelik yeni fotoğraf askerin prestijini azaltmadı. Aksine, asli işini ikinci plana itip, siyaseti düzenlemeye çalışan, kendi hükümetine karşı psikolojik harekât yürüten askerin uğradığı itibar kaybını telafi edecek dönemi başlattı.

***

Org. Koşaner'in görev süresi dolmadan emekli olmasına yol açan nedenleri de titizlikle analiz etmek zorundayız. Org. Koşaner, personelinin hukukunu koruyamadığını, yetkili makamlar nezdindeki girişimlerinden netice alamadığını söylemiş ve özetle şu üç gerekçeyi sıralamıştı:
Tutuklamalar evrensel hukuk kaidelerine uygun değil.
Tutuklu personel yasalarımız gereğince bu yıl yapılacak Şûra'da değerlendirmeye girme hakkını kaybetti ve peşinen cezalandırıldı.
Soruşturmalar ve uzun süreli tutuklamalarla TSK'nın bir suç teşkilatı olduğu izlenimi yaratılmaya çalışıldı.
Hemen belirtelim, Org. Koşaner de rahatsız olduğunu beyan ettiği faktörlerin temelde yasallığını kabul ediyor. Kuşkusuz yasallık her zaman hukukilik anlamına gelmiyor. Lakin, bu tespitlerin güncel taban baskısını yansıttığı, fiilli durumun farklı geliştiği de görülüyor.
Yukarıdaki değerlendirmelere bir cevap mahiyetinde olmadan, Adalet Bakanı Sadullah Ergin'le kısa süre önce yaptığım sohbette öne çıkan konuları burada aktarabilirim. Eski Genelkurmay Başkanı'nın tezleri ile Bakan Ergin'in yorumları yan yana getirildiğinde ilerisi için ışık tutacak sonuçlar ortaya çıkıyor.
Bakan Ergin'in, Ceza Muhakemesi Yasası'nda sadece tutukluluk sürelerine endeksli olmayan değişiklik metni hazırladığı biliniyor.Ergin, tutukluluğun bir tedbir olduğunu ve infaza dönüşmemesi gerektiğini kabul etmekle birlikte şu görüşü savunuyor:
"Tutukluluk süresi her dava için farklı ele alınmalı. Ölümlü trafik kazasına karışmış birinin üç yıl tutuklu kalması fazladır. Müebbet hapis cezası ile yargılanan birisinin beş yıl tutuklu kalması ise uzun değerlendirilemez. Örneğin, Öcalan'ın yargılaması 3-5 yıl sürseydi, salıverilip, öyle yargılanması mı istenecekti. Orada da masumiyet karinesi ileri sürülebilirdi!"
Ergin'in verdiği güncel bilgiye göre, "Tutuklu, hükümlü oranı yüzde 40'a, 60. Tutuklulukların çoğu da temyiz mahkemesinde bekleyen dosyalarla ilgili. Yoksa oran daha düşük."
***

Ergin, yaşananları, taşların yerine oturması olarak görüyor ve ekliyor:
"Her kurum anayasal sınırlar içinde çalışsın. Hiçbir kurum, diğerinin alanına girmesin. Demokratik kazanımlar ile milli irade egemenliğinin kalıcı ve sürdürülebilir olması açısından bu dönem çok önemli."
Ve bir başka konu... 12 Eylül'e yargı yolunun açılması... Ergin, devam eden hukuki sürecin halen hayatta olan iki kişiye eziyet için gelişmediğine işaret etti. Dedi ki...
"Bu ülkede halkın iradesine karşı girişilen demokrasiyi askıya alma faaliyetinin 30 yıl sonra bile hesabı sorulur. Sembolik anlamı olan bir süreç ama değerli!"

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA