Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

YSK ne kadar demokrat?

30 Mart Yerel Seçimleri göstermiştir ki Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) ve seçim mevzuatının yeniden ele alınması kaçınılmaz gerekliliktir.
Kuşkusuz, seçim hukukunun temel ilkelerinde hemfikiriz: "Eşitlik, dürüstlük, serbestlik."
Ancak, uygulamaya ilişkin itirazlarımız var.
1- Her şeyden önce YSK, "ceza mahkemesi" gibi çalışmamalıdır. Bir başka ifade ile seçim dönemindeki yayınlara ilişkin usul ve esasları belirlerken sadece "cezayı esas almamalı", "basın ve ifade özgürlüğünü" de gözetmelidir. Bunun yolu ise bellidir. "Katılımcılık." Yani, seçimlerden birkaç ay önce, resmi kararları dikte etmek değil, paydaşlarla bir araya gelmek. Zira seçimlerin güvenilir ortamda yapılabilmesi YSK'nın yasakçı zihniyeti ile değil, demokrasi kültürünü geliştirme gayreti ve yayıncı kuruluşların işbirliği ile sağlanabilir. YSK, Resmi Gazete ve TRT üzerinden şablon kararlar duyurmak yerine seçimlerden çok önce televizyon temsilcileri ve yeni nesil medya işletmecileriyle de görüşüp, ortak payda geliştirmeye çalışmalıdır. YSK, "ihlal" gördüğü durumların, medyadaki karşılığını da anlamaya çabalamalı, karşılıklı bakış açısını güncelleyecek, yenilenen ilkeler etrafında buluşmayı temin etmelidir.
2- YSK'nın yorum yoluyla esnetebildiği yetkisi hem çok geniş hem de denetimsizdir. Bu nedenle, Seçim Kurulu'nun en azından özel teşebbüs kimliğindeki yayıncı kuruluşlara yönelik cezai işlemlerine karşı yargı yolu açılabilmelidir. YSK, seçim hukukuyla bağlantılı iş ve işlemlerde ilk ve son derece mahkemesi gibi çalıştığı için bilhassa özel televizyonlara karşı yaptırım gücünü "orantılı ve adil" kullanmalı, sadece RTÜK'ten gelen raporlarla yetinmemeli, ilgili kuruluşun savunmasını da almayı düşünmelidir.
3- Ceza, en son tedbir olmalıdır. Seçim döneminde belirlenen ihlallerle ilgili etkili "ön önlem" mekanizması tasarlanmalıdır. Seçim kampanyaları sırasında gerçekleştiği iddia edilen bir ihlalle ilgili olarak, sandıklar açıldıktan sonra ceza uygulanması ciddi tartışma yaratmaktadır. Yasa koyucunun titizlik gösterdiği tarafsız seçim hedefine ulaşılabilmesi için pro-aktif davranılmalıdır. Yayın ihlali varsa, bu tespit aynı gün yayıncı kuruluşlara iletilerek gerekçesi belirtilmeli ve milli iradenin özgürce oluşabilmesine sıcağı sıcağına katkı istenmelidir. Seçmen davranışının, yayın ihlaline gerekçe gösterilen program veya haberlerle değiştiği düşünülüyorsa, YSK'nın geriden gelen cezası asli niteliğinden çok uzaklaşmaktadır. Cezanın tebliğ edildiği tarihte, ihlale konu yayının üzerinden en az bir ay geçmekte ve esasen YSK görevini tam ve doğru şekilde yerine getirmemiş duruma düşmektedir. Marifet, iddia edilen ihlalin seçim dönemi bitmeden ortadan kaldırılması ise YSK, kurumsal çalışma şartlarını acilen gözden geçirmelidir.
4- Ve son husus... Seçim gecesi, sandık sonuçları ilan edilirken algı yönetimi yapılmaması da YSK'nın birinci derece sorumluluğu altındadır. YSK, bu seçimde başarılı sınav verememiştir. Kurul, sandık sonuçlarının eş zamanlı ve doğru şekilde tüm yayın kuruluşlarına iletilmesini sağlayacak bir altyapıyı kurmalıdır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA