Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNERİ-YORUM ŞEREF OĞUZ

Gaziantep Füzeantep

Çok değil bundan 15 yıl önce Gaziantep'i, Anadolu Kaplanları'nın başkenti diye adlandırmıştım. KOBİ dediğimiz, "küçük, çabuk doğup çabuk batan, az sermaye ile çok istihdam yaratan, risk göze alabilen, cesur ve yenilikçi girişimciler" Anadolu'da farklı başarı öyküleri yazıyordu.
Kayıp yıllar dediğim 1990'larda, krizlere rağmen ayakta kalmayı başaranlar hatta yüksek enflasyon ortamında büyüyebilenlerin yoğunlaştığı kent; Gaziantep oldu. Elipse benzeyen Anadolu'nun Doğu merkezindeki Gaziantep, o dönemde yalnızca kendi KOBİ'lerini değil, aynı zamanda etrafındaki kentleri de yukarıya doğru tırmandırmayı başarmıştı.
Kentin vizyoner kadrosunu hatırlıyorum; Belediye Başkanı Celal Doğan, Sanayi Odası Başkanı Kamil Şerbetçi'nin ivmelediği kent bugün, farklı bir ligde artık. Şerbetçi'ye 1996'da "Anadolu Kaplanlarının başkenti olmayı nasıl başardınız?" diye sormuştum. Söylediği; "mecburduk" oldu; "benim babamın ömrü, Ankara'da siyasilerden bir KİT yatırımı istemekle geçti. İyi ki başarılı olamadı, eğer başarsaydı burada bizler, iş bulabilmek için babalarımızın vefatıyla o KİT'ten boşalacak koltuğun peşinden koşacaktık."
Kentin bir diğer talihi de kapalı ekonomide, mayınların dahi engelleyemediği sınır ticaretiyle KİLİS üzerinden biriken sermayesi oldu. Bunu Antepli girişimcinin enerjisi ile füzyona çeviren kent bugün, yalnızca Anadolu'nun değil, aynı zamanda bütün bölgenin cazibe merkezi halini aldı.
Antep'i "gazi" yapan Kurtuluş Savaşı oldu. Ancak bana göre kent bugün; Füzeantep görünümünde. Enerjisini de gelenekten geleceğe sürdürülebilir kıldığı vizyonundan alıyor.
Yerel kalkınmanın altında yatan çok temel bir stratejidir bu; 1- Tarihi kültürel miras, 2-Doğal kaynaklar, 3- Yerel kabiliyetler... Gaziantep'in bu sacayağı, doğru zamanda doğru yere kurmuş olması; farklı bir sanayileşme modeli ortaya koymuş bulunuyor. Bunu OSB'de uzmanlaşma, 5'nci sanayi bölgesi ve Makine ihtisası gibi alanlarda gösterdiler. Dünün pazarı "Batı" iken pazaryerine uzak haliyle dahi ayakta kalan kent, ekseni kayan Türkiye'nin yeni pazar yerlerinin tam da burnunun dibindedir.
Elipse benzettiğim Anadolu'da Batı'daki merkez, Denizli'ydi. Bugün Denizlili, kazandığı parayı başka yerlerde harcıyor. Zira kent, kültürel altyapıyı kurmakta gecikti. Oysa Gaziantep, bırakın geride bırakmak üzere olduğu İzmir'i, İstanbul'da dahi yaşamaya öykünülmeyecek kültürel zenginliğe sahip.
Başka bir olgu, buranın zenginleri, çocuklarını "yurtdışında okutup" kentte yaşamak üzere yetiştiriyor. İnsanın anayurdu, "çocukluğudur" zira... Oysa Anadolu'nun diğer illerinde, varlıklı olan çocuğunu İstanbul'da veya yurtdışında okutur sonra onun hasretini çeker.
Gaziantep, üç büyükler ezberimizi bozmaya hazırlanırken tam da bu enerjisinden benim dilimde Füzeantep sıfatını hak ediyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA