Türkiye'nin en iyi haber sitesi
AYŞE ÖZYILMAZEL

Sevgilim Tony!

Az kalsın burnumun dibine kadar gelen efsaneyi kaçırıyordum. Artık aklım neredeyse (havada havada), son gün uyandım Tony Bennett'in konser gününde olduğumuza. Bilet almak imkânsız, çünkü bilet yok!
Konsere bir saat kala telefonuma Bülent'ten mesaj geldi; "Bir kişilik yerim var, Tony Bennett'e gelir misin?"
Tahmin edersiniz ki uçtum. Evden Harbiye Açıkhava'ya ışınlandım.
Açıkhava'da bir tek boş koltuk yok. Merdivenler bile satılmış. Dünya yansa umrumda değil, hemen cep telefonu kapansın.
Gelecek hiçbir telefon bundan önemli değil.
Az sonra Tony Bennett'i izleyeceğim.
Hayatta bir kez olur...
Aklıma 2000 yılı geldi. Bundan 10 yıl önce, üniversitede öğrenciyim. Çocukluktan beri Tom Jones hayranıyım. Deli oluyorum ona. İnternette dolaşırken Las Vegas MGM'deki gece kulübünde sahne aldığını öğrenince kafaya koydum; tam 9 ayım var ve ben bu konsere gider, Tom Jones'u en önden izlerim!
Ama nasıl?
Öğrenci harçlığıyla nasıl? Bizim evde yok öyle bedavadan ödüller.
Ama Ayşe geri adım atmaz! Önce bankaya gidip annemin kartına ek kart çıkarttım. Hemen 9 ay sonraya 15 Ağustos 2000 gecesine MGM'deki kulübün en orta en ön sırasından bilet aldım.
Biletler cepte!
Peki nasıl gideceğim? Sakin olmak ve plan yapmak lazım.
9 ay boyunca bütün harçlıklarımı biriktirdim.
9 ay boyunca okula yürüyerek gidip geldim, eğlenceyi rafa kaldırdım, evin bütün ayak işlerini yapıp ekstra para aldım, bayramda öpmedik el bırakmadım.
Ve sonunda sadece 2 gün için en güzel elbisemi yanıma alıp o zamanki erkek arkadaşımla Las Vegas'a gittim, koltuğuma oturdum, içkimi söyledim ve bir buçuk saat Tom Jones'u izledim.
Mimiklerini, jestlerini, bakışlarını, danslarını, vücut hareketlerini, gülümsemesini hafızama kaydettim.
Ve kendime kocaman bir yıldızlı pekiyi verdim. İstedim, uğraştım, çalıştım ve sonunda bir efsaneyi sahnede seyrettim. Daha ne olsun.
Geçen perşembe bir hayalim daha gerçekleşti işte.
Hayalin adı: Tony Bennett!
Dünyadan, dertlerden, saçma sapan kaygılardan, nereye koştuğumu zaman zaman unuttuğum bu hayattan elimi eteğimi çekip sadece onu izledim, dinledim.
Gözümde yaşlarla... Bazen özleyerek, bazen neye olduğunu bilmeyip sadece duygularıma izin vererek ağladım. Gülümseyerek ağladım.
Dün Hıncalım öyle güzel yazmış ki konseri.
Nasıl şarkılardı onlar, nasıl sözler ve nasıl bir efsaneydi bize kalbinin en derinlerinden şarkı söyleyip, ruhumuzu ele geçiren.
"Gülümse" dedi bize... "Kalbin sızlıyorsa da gülümse"...
Konserden sonra Hıncalım ile kulise girdik. Tony Bennett'le tanışacağız. Hıncalım "Öp Tony'yi ona da sevgilin desinler" diye takıldı. Desinler, işte ona desinler, o tam bir sevgili çünkü...
10 dakika sonra 84 yaşındaki Tony Bennett çıktı geldi odasından.
Kalbim küt küt, ellerim titreyerek bir yandan da reddetmesin diye dua ederek imzalatmak için biletimi uzattım ona.
Gözlüklerinin üstünden bana bakıp, biletimi imzalarken "Sizi çok seviyorum" dedim, gülümsedi yüzüme. İmzasını atıp geri verdi bileti, birileri girdi araya başka bir şey söyleyemedim...
Sonra kenara çekilip imzaladığı bilete baktım, küçücüktü imzası...
Bir efsanenin imzası değildi de sanki bir kâğıt parçası üstünde ilk kez imzasını deneyen bir ilkokul öğrencisininki gibiydi.
Ürkek, güvensiz, çekingen, kendine yabancı...
Yanımda şahitlerim olmasa bu imzayı Tony Bennett'in attığına kimseyi inandıramazdım.
Biletimi çantama saklayıp evin yolunu tuttum. Gözüyaşlı, müziğe doymuş, susuzluğu giderilmiş, özlem dolu ve mutlu...
Evet, ben bir efsaneye dokundum ve gülümsedim.
Var mı benden daha mutlu?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA