Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Lanetsiz

Avladıkları kuşları ve başka hayvanları otomobillerinin önüne asarak Edirne'nin kurtuluş törenindeki geçide katılan avcılar "Vahşet!" gibi gazete başlıklarıyla lanetlendiler. Birden patlayan öfke fırtınası öyle etkili oldu ki, başka kentlerdeki törenlere de katılmaktan vazgeçti avcılarımız.
Çok değil, on yıl öncesine kadar ben hızlı avcıydım. Bu yazıyı o yıllarda yazmakta olsaydım şunları vurgulardım:
Avlanma evrim boyunca erkek ruhunda yer etmiş bir içgüdüdür. Vurduğu hayvanı mağarada bekleşen kadınlar ve çocuklara götürürken çevreye göstererek caka satmak da o süreçten kalma bir komik ve naif yatkınlıktır.
İçgüdülere uymayı ilkellik sayabilirsiniz. Ancak aileyi desteklemek, zayıfı korumak, vatanı savunmak gibi olumlu davranışların da aynı uyumdan kaynaklandığı unutulmamalı.
Avcılar doğanın düşmanı değil, âşığıdırlar. Gelişmiş ülkelerde hayvan nüfuslarının optimum düzeyde korunması önlemlerine en büyük desteği onların örgütleri sağlar.
Hayvan öldürüyorlar diye avcıları lanetleme hakkı yalnız vejetaryenlere tanınabilir. Köfte yerken o tür merhamet gösterisi yapmak çelişkidir.
Vurulan av ya anında ya da çok kısa sürede ölür. Oltayla tutulan, ağzı parçalanmış balık ise bir saat çırpına çırpına can çekişir. Ona niçin acınmıyor?
Uzatabilirim kara avcılığını savunma tezlerini. Ama tezkeremi çoktandır yenilemedim.
Eskiden sık sık okşar gibi temizleyip yağladığım tüfeklerime de el sürdüğüm yok; paslandılar belki.
Çünkü bir gün, oğlum Ferhat altı yaşlarındayken, av dönüşü temizliğimi izledi, izledi.
Ve yarım yüzyıllık sporumdan vazgeçmemi isteyiverdi.
Yukarıdaki tezleri sıraladım. Dinledi, sonra "Ama" dedi, "sen kuşları öldürüyorsun.
Öldürme, baba."
Yalnız acıma belirtisi yoktu yüzünde. Kılıfa uydurmalarla, bahanelerle, laf girdaplarıyla aklı karışmamış, somut gerçekleri olduğu gibi gören, kediye kedi ve ölü bıldırcına ölü bıldırcın diyen çocuğun yalın mantığına güveni vardı.

***

Başka keskin viraj alışlarım da oldu yaşantımda.
Gençliğimde "Amaç aracı mübah kılar" felsefesinin ateşli savunucuları arasındaydım.
Yani hedefiniz iyi ise ona ulaşmak için her yola başvurmakta haklı olursunuz düşüncesi...
O akılla, "Toplumun kurtuluşu için birkaç masumun ölümü göze alınabilir" diyerek "devrimci terör" bile meşru sayılabilir. Darbe yapılabilir. Stalinci yaklaşımla bütün rakipler hain diye enselerinden kurşunlanabilir.
On dokuz yaşımda olaylar öyle gelişseydi de sevip saydığım birileri "Al şu tabancayı, falanca faşisti temizle" deseydi, gözümü kırpmadan yapardım. (Onlar parasız olduğundan, tabancayı da kendim bulurdum.) Amaçlar üstüne özenle düşünmek ve araçları hedefler kadar önemli görmek gerektiğini bana sonradan yaşadıklarım öğretti.
O arada şimdi empati dediğimiz "kendini başkasının yerine koyabilme" becerim de gelişti. Ava çıkmıyorum ama avcılık duygularını unutmadım; kızamam avcılara.
Darbeci denen kişilerin -yurtseverlik kisvesine bürünüp çıkar kovalayan fırsatçılar dışında- iyi niyetli ve yürekli insanlar olabildiklerini biliyorum. Onları cezalandırma ötesinde linç etmek isteyenlere katılamam.

***

Bırakın tüfeği tabancayı, şaşırtıcı hızla gelişen ortamda tehlikeli kamplaşmanın durdurulması için ölümcül olmayan konularda da daha az diş gıcırdatmaya alışmak zorundayız.
Gençliğimde değil, orta yaşlılığımda bile "sıkmabaş" kadın kız gördükçe sinirlenirdim. "Deli mi ne, kafası terliyor, erkekleri hayvan yerine mi koyuyor, saç teli açıkta kalsa azacağımızı mı düşünüyor?" diye bozulurdum.
Öylelerini tanıma fırsatı buldukça, sorunu Ayşe Şasa gibi dostlarımla konuştukça fark ettim ki baş örtmenin o tür bir düşünceyle ya da ülkeyi İranlaştırma niyetiyle ilgisi yok. Kadının kişiliğiyle ilgili bir kararı belirtmesi, o kadar.
Artık "Herkesin saçı kendine" diye gülümseyip geçiyor, kafamı daha işe yarar konulara takıyorum. Siz de lütfen öyle yapın; avcılar dahil, kimseyi lanetlemeyin lütfen.
Hem ülkede, hem kendi içinizde rahatlama sağlamak istiyorsanız.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA