Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Yelkovanlar fırıl fırıl

Zamanın akış hızı duruma göre değişir; balayında tavşan, kodeste kaplumbağa gibi ilerler. Kişilerin onu değerlendirmesi de öyledir. Alacaklı parasının ödenmesini beklerken "Hadisene!" der; borçlunun tepkisi "Patladın mı?" olur.
Suriye'nin yıllanmış diktatörünün oğlu Beşar 1992'de Londra'da oftalmoloji (göz bilimi) okurken huzur içindeydi. Ağabeyi "veliaht" olduğundan, kendisinin politikayla ilgisi yoktu. Zaman da aheste aheste geçiyordu yaşantısında.
Derken 1994 yılında bir haber geldi: ağabeyi otomobil kazasında ölmüştü. Beşar için her şey birden hızlandı. Apar topar ülkesine dönüp asker okuluna girdi, dört yılda albay oldu. Arkadan 2000 yılında babası ölünce parlamento cumhurbaşkanlığı alt yaş sınırını 40'tan -onun yaşı olan- 34'e indirdi çabucak. Öylece genç adam diktatörlük koltuğuna oturdu.
"Açık fikirli, Batı eğitimli, özgürlük yanlısı" bilindiği için ülkesi ve dünya ondan kısa sürede demokrasi yönünde atılımlar bekliyor, kendi de o umutları güçlendiren şeyler söylüyor, boyuna "Reform yapacağım" diyordu.
Gelgelelim Suriye'de saatlerin kurguları ve pilleri bitmiş, yelkovanlar durmuş gibiydi. Dünyada zaman aktı; komşumuzda yolu gözlenen reformlar sökün etmedi. Gecikmenin nedeni soruldukça dikta mirasyedisi hep aynı gerekçeleri sıralıyordu:
"Henüz vakti gelmedi. Halkımız hazır değil. Şartlar olgunlaşmalı."
(Bizde de yıllarca o savsaklamalar gevelenmedi mi?)
Dünya yelkovanları hızlandıkça şartlar başka türlü olgunlaşmaya, ortaya Arap baharları çıkmaya başladı, uyarılar sertleşti. Sinirden körleşen göz bilimcinin dili de sivrildikçe sivrildi, dosta düşmana tepkileri bir öfke doruğuna tırmandı:
"Aceleniz ne? Reform yapacağız dedik ya. Patladınız mı!"
Sonunda elinde patladı Suriye.

***
Bu yazı yazılırken Dışişleri Bakanı'mızın onunla görüşmesi sürüyor. Yerli ve yabancı ekranlara yansıyan haberlere göre hava alanında karşılanması protokolün gerektirdiği düzeyde olmamış. Yani temsilcimize davranışları soğuk. Konuşmalardan bir sonuç alınması da beklenmiyor.
Öyleyse niçin yapıldı bu ziyaret? Neye yarayacak?
"Günah bizden gitti" diyebilmemize yarayacak galiba. Aynı, Saddam'la ve Mübarek'le yaşadığımız diplomasi serüvenleri sonunda dediğimiz gibi.
Arada ortaya çıkan başka bir sorun var. Suriye konusunda Amerika ile temaslar haldır haldır. Hillary Clinton telefonları aşındırıyor. Büyükelçileri ikide bir kapıda. Yanında ülkesinin o konudaki bir numaralı uzmanı.
Görüntüye bakılıp "Amerika'nın dümen suyundayız" yorumu yapılıyor.
Bardağın yarı dolu mu, yarı boş mu olduğu gibi bir sorun bu. Belki gülümseyeceksiniz ama o yorumun tam tersini düşünmek de olası. Suriye konusunda belki Amerika bizim dümen suyumuzda.
Peyk ülkelerin üstüne düşmek, açıkça kapılarına dayanmak gerekmez. El altından talimat gider, gereği uygulanır. Bakanı, elçisi, uzmanıyla Amerika kafamızı ütülemekte ise, "telkin" dinletmekte zorlandığındandır.
Her hâlükârda, bir komşu ülkeyle ilişkilerimizin düzenlenmesinde yalnız kendi güvenliğimizi ve çıkarlarımızı inceden inceye hesaplayarak rota çizmek büyük ustalık isteyen, ama mutlaka yerine getirilmesi gereken bir görev.
***
Yabancılardan söz ettim de... Yurt dışı kaynanamız Economist dergisi ve benzeri yayın organları yine iş başında. Bilirsiniz, içte öcüsüz yapamayız. Komünizm ve irtica o işlevde yetersiz kalınca "tehlike" kişiselleşti, onların yerini "diktatörlük yolundaki Erdoğan" aldı.
Dıştaki işbirlikçiler bir ağızdan onun başarılı işler yapsa da tek adam durumuna geldiğini, Türkiye'nin adeta tek partili ülke olduğunu söylüyorlar.
Gözlemlerinde gerçek payı bulunabilir ama şunu da sormak gerek:
Ülkemizde alternatif partiler var da kapatılıyor mu? Erdoğan'ın karşısına başka etkili liderler çıkıyor da Rusya'da yapıldığı gibi "etkisiz" mi kılınıyorlar?
Yabancılar bir an önce nereden yararlı politikacı ithal edebileceğimizi söylesinler bari. İşleri oluruna bırakacak vaktimiz yok ki...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA