Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Leyla taklaları

Leyla adıyla bir alıp veremediğim olduğunu sanmayın. Bırakın Mecnun'u tatlı tatlı çıldırtan mahbubeyi, rahmetli ablamın da adıydı, sevgili sabık eşlerimden birinin de.
Şu ara benim kafamı tatsız tatsız karıştıran iki o adlı hanımdan birincisi Leyla Takla. Mısırlı "aydın" siyasetçi. Darbeye hukuk kılıfı giydirecek yeni anayasayı hazırlayan heyetin üyesi. Cumhuriyet gazetesinden Utku Çakırözer'e konuşurken Türk halkıyla bir sorunları olmadığını söylemiş, "Ancak Erdoğan tüm bölgede teokratik bir devlet düzeni istiyor, buna tepkiliyiz" demiş.
Aklım nasıl karışmasın? Kahire ziyaretinde Mısır'a laiklik tavsiye ettiği için Müslüman Kardeşler'in öfkeli tepkisini çeken o Erdoğan değil miydi?
Cumhuriyet'in baş sayfasında, Leyla Takla haberinin hemen yanında bir başka haber var: Suriye Türkmen Meclisi Başkanı Fayez Amro azgın cihatçı Selefilerin Erdoğan'ı kâfir saydıklarını söylemiş.
Satranç mantığıyla düşünün. Erdoğan bölgede teokrasi istiyorsa, yani laikliği sırf takiye diye savunur görünen bir şeriatçı ise, yapacağı en etkin hamle Suriye'deki fanatikleri bütün gücüyle desteklemektir. Onlar iktidara gelirse orada teokratik düzenin daniskası kurulur. Var mı öyle bir hamle?
Leyla Takla "Mısır halkı Mursi'yi istemediğini belli etti, darbe o nedenle yapıldı" diyor. Cumhuriyet yazarının yerinde olsaydım sorardım: "Seçime bir yıldan az zaman kalmıştı. Halk Mursi'yi istemiyor idiyse, onu devirmek için neden oylamayı beklemediniz de oluk gibi kan akıttınız?"
Kafa karıştırma görevlisi öteki hanım Batı medyasındaki kaynanalarımızdan Financial Times dergisinin eski Türkiye muhabiri Leyla Boulton. Son "analiz" yazısının başlığı: "Erdoğan: Türk Ulusunu Bölen Adam".
(Benim derdim söz konusu kişiyi savunmak değil. Ama boyuna onun adı bahane edilerek Türkiye üstüne kavram kargaşası yaratılıyor profesyonelce.)
Efendim, "Erdoğan cesur bir reformcuyken hırçın bir otoritere dönüşür görünmekte" imiş. Bu bölüyormuş Türk ulusunu. Yani nüfusumuz tam birlik içinde, ülkemiz güllük gülistanlık iken ıslahatçı rolüne çıkıp despotlaşan bir politikacı insanları birbirine düşürmüş.
Gerçek ne?
Toplumumuz keskin sınıfsal çizgilerle oldum olası bölünmüştü zaten. Ama müzmin vesayetler sömürüyü örtbas ediyordu. Abartılı imtiyazları elden kaçıranlar direnme çabasında. Gerginlik bu işte. Sis perdesi yaratmak isteyenler de bölünme lafı etmekte.
Zehirli gargaranın hedefi Başbakan sinirlendikçe adı hırçına çıkıyor. Doğaldır.
Zırvalara kafa yormak zorunda kaldıkça ben de sinirleniyorum.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA