Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖMER TAŞPINAR

Başarılı bir hafta

WASHINGTON

Geçen hafta Türkiye'nin başarı hanesine yazılması gereken iki gelişmeden içeride yaşanmış olanı, dış politikadaki başarıdan çok daha önemli. Ama bu köşede genelde dış politika yazdığımız için İsrail'in özür dilemesiyle başlayalım. Evet, sürpriz bir gelişme oldu bu. Aslında geçen hafta "Obama Neden İsrail'e Gidiyor" başlıklı yazımı şu cümleyle bitirmiştim: "Hele bir de Obama, Türkiye-İsrail barışması konusunda biraz olsun yol alırsa bu ziyaret bütünüyle amacına ulaşmış olacaktır."
Ben size demiştim diyecek halim yok. Zira kanımca sadece "biraz olsun yol almak" bile Obama açısından başarı olacaktı. Oysa Obama çok daha zor bir işi başardı ve Netanyahu'yu telefonda özür dilemeye ikna etti. Sadece özür ve tazminat değil, kabul edilmesi İsrail açısından son derece zor olan üçüncü şart, yani Gazze ve abluka konusunda bile esnek ifadeler kullanması konusunda Netanyahu'yu ikna etti Obama.
Peki, nasıl oldu da bu kadar zamandır İsrail'e baskı yapan Obama yönetimi ancak şimdi başarılı oldu? Evet, konjonktür değişti, Suriye'de savaş, Arap Baharı diyenler hep haklı. Ama bu konjonktür dünden bugüne değişmedi. Suriye'de savaş iki yıldır sürüyor, Arap devrimleri üç yıl önce başladı ve de İsrail'de özür dileme taraftarları bunu iki yıldır dile getiriyorlardı. Bütün bunlara rağmen Netanyahu direniyordu.
Bence iki nedenle Netanyahu bu sefer Amerika'ya hayır diyemedi. Birincisi yeni kabinenin iç politikaya dış politikadan daha çok önem vermesi ve Türkiye konusunda Lieberman gibi "kırmızı çizgilere" sahip olmayışı. İkincisi, Obama'nın bu ziyaret sırasında verdiği tavizler. Obama'nın ziyareti İsrail açısından beklenenden çok daha iyi geçti. Obama'nın verdiği en önemli taviz, İsrail'in işgal topraklarında kurduğu yerleşim merkezleri konusunda oldu. Mahmud Abbas'la yaptığı basın toplantısında "yerleşim merkezleri konusunu barış sürecini tekrar başlamak için "ön şart" haline getirmeyin" diyen Obama Filistinlileri çok kızdırdı ama Netanyahu'nun elini son derece güçlendirdi. İran, ekonomik-askeri destek ve de Siyonizm konularında da Netanyahu'ya beklenenden daha fazla destek çıkan Obama, sonuç olarak Türkiye konusunda istediğini elde etti ve Washington'a somut bir diplomatik başarıyla döndü.
İsrail'in özür dilemesi tabii ki Türkiye'nin dış politika prestiji açısından iyi bir gelişme. Türkiye çok acı çekti Mavi Marmara ve ölümler nedeniyle. Ama gene de umarız Türkiye olgun davranarak İsrail'in özür dilemesi vesilesiyle fazla böbürlenmez. "Dize getirdik, biz adamı böyle terbiye ederiz" gibi ifadeler, ABD ve İsrail'i zor duruma düşürecektir. Artık zaman, geçmişte gizli yürütülen İsrail-Suriye arasındaki başarılı arabuluculuk döneminde olduğu gibi "az konuşarak çok iş yapma" zamanı.
Ayrıca Türkiye'nin dünya platformunda asıl böbürlenmesi, daha doğrusu haklı olarak övünmesi gereken gelişme İsrail'in özür dilemesinden çok içeride yaşanan Kürt meselesindeki barış süreci. Erdoğan bu süreçte İmralı ile diyalog kurarak ciddi bir risk aldı. 2014 seçimlerinden önce Erdoğan bu riski almaz diyenler yanıldı. Alınan risk meyvelerini vermeye başladı. Fakat aman dikkat... Hem Türk hem Kürt tarafında beklentilerin çok yükseldiği bir dönemdeyiz. Provokasyonlar mutlaka olacaktır. Buna hazır olalım ve barış sürecinde gene bir yol kazası yaşamayalım. Yaşadığımız başarılı hafta umarız başarılı bir yıla dönüşür.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA