Galatasaray maça tempolu, presli ve atak başladı. İlk dakikadan itibaren oyunu karşı alana yıktılar. Bu arada hiç top yapamayan, yoğun baskı altına giren Fenerbahçe, 17. dakikada ilk ileriye çıkışında golü buldu. Bu golden hemen sonra Cristian'ın şutunu Muslera kurtardı. Ardından devre sonuna kadar Galatasaray'ın yoğun baskısı gündemdeydi. Fenerbahçe, alan daraltan, kalabalık alan savunmasıyla sürekli üstüne gelen rakibe karşı iyi yerleşerek mümkün olduğunca az tehlike yaşadı. Bunlarda da Volkan başarılıydı. Çok bunaldıkları anlarda da ayağa soğukkanlı paslarla biraz olsun nefes almaya çalıştılar. Ancak golden sonraki 30 dakikada risk alan Galatasaray karşısında kontraatak planları hiç işlerlik kazanmadı.
İkinci yarıya Galatasaray tempoyu daha yükselterek başladı ve Fenerbahçe'yi adeta kendi sahasına hapsetti. Gol bulabilmek için her türlü varyasyonları denediler.
Fenerbahçe yine geride direniyor ancak değil kontraatak 3 pas dahi yapamıyordu. İşte bu arada Kocaman'ın oyuna müdahale etmesi gerekiyordu. Yapılacak tek şey Alex'i çıkarıp Stoch'u almaktı. Bir şekilde sprinter ve adam eksilten bir oyuncuyla karşı alandaki 40 metrelik genişliği değerlendirme şansı doğabilirdi. Ama Kocaman maçı seyretti, sonuçta Selçuk'un frikik golüyle skora denge geldi.

STOCH OYUNA GİRİNCE...
G.Saray artık iyice hırslanmıştı, beraberlikten kısa süre sonra üst üste üç net pozisyondan faydalanamadılar. Alex sakatlanınca Kocaman, mecburen Stoch'u oyuna aldı. Stoch da bulduğu pozisyonu gol yapınca F.Bahçe çok mahkum oynadığı ama geride kalabalık alan savunmasıyla büyük direnç gösterdiği maçı kazandı. Aslında Kocaman'ın zamanında değişiklik yapmama hatasından da maçı kaybetmemesi şansıydı. G.Saray sezonun en tempolu, en hırslı, süre olarak oyunu en fazla karşı alana yıktığı bir maçı kaybetti. Bu da futbolun bir cilvesiydi.