Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SÜLEYMAN YAŞAR

Hani IMF'siz bütçe yönetilemezdi

"IMF olmadan bütçe yönetilemez, mali disiplin bozulur" diyenlerin yanıldığı, her geçen gün bütün çıplaklığıyla daha da ortaya çıkıyor. Önceki gün şubat ayı bütçe verileri açıklandı. Şubatta bütçe bir milyar 993 milyon lira fazla verdi. Böylece 28 yıl aradan sonra ilk kez ocak ve şubat aylarında bütçe fazlası elde edildi ve 2011'in ilk iki ayında bütçe fazlası 1 milyar 993 milyon lira oldu.
Bütçe yönetiminde, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in başarısını görmezden gelemeyiz. Bakan Şimşek, bu ülkede mali disiplinin IMF vesayeti olmadan da sürdürülebileceğini, "IMF'siz olmaz" diyen kriz lobisine gösterdi.
Peki bu olumlu tabloda, bütçe kalemleri arasında en çok dikkati çeken hangisi? En çok dikkat çeken kalem, " faiz dışı fazla" tutarındaki artış. Faiz dışı fazla, geçen yılın ilk iki ayına göre bu yıl iki kattan fazla arttı.
Faiz dışı fazladaki artış ne anlama geliyor derseniz... Faiz dışı fazla, kamu borçlarının hızla geri ödendiğinin sinyalini veriyor. Çünkü devlet topladığı vergilerin bir kısmını harcamayıp, bu vergileri borç stokunun azalmasında kullanıyor. Böylece kamu borç yükünün milli gelire oranı geriliyor. Anlayacağınız, bir yandan bütçe fazlası elde edilirken bir yandan da borç yükü azaltılıyor.
Hem de öyle bir dönemde azaltılıyor ki, Türkiye seçim sürecine girmişken bu rakamlar elde ediliyor.
Peki bir ülkede genel seçimler öncesinde böyle bir bütçe politikası izlenir mi?
Bütün ülkelerde iktidar partileri seçim öncesinde bütçe harcamalarını çoğaltır, vergileri de azaltır. Oysa AK Parti alışılanı yapmıyor. Ana muhalefet partisi ve diğer partilerin popülist seçim vaatlerine rağmen bütçeyi sağlam tutmaya çalışıyor. Yani mali disiplinden sapmıyor.
Bunun da anlamı şu... İktidar partisi, kendisinden önceki ekonomik krizlerden ders almış görünüyor.
Bugün Türkiye toplumunun geldiği noktada, popülist vaatlerle halktan oy almanın mümkün olmadığının farkında AK Parti yönetimi.
Çünkü bu ülkede seçmen, ekonomik krizlerde büyük bedel ödedi ve artık dersini aldı. Geçmişte, kadınların 38, erkeklerin 42 yaşında emekli edilmesinin maliyetinin yüksek olduğunu anladı. Yine "kim ne veriyorsa beş lira fazlasını veriyorum", "hepinize iki anahtar vaat ediyorum" diyenlerin, ekonomide yarattıkları tahribatın bu toplumu nasıl yoksullaştırdığını ve işsiz bıraktığını gördü. Artık seçmen, iki anahtar beklerken, elindeki anahtarları da kaybetmek istemiyor.
Zaten bu nedenle de, Türkiye siyasetinde ve ekonomisinde bir ilk gerçekleşiyor. Genel seçimlere 90 gün kala, AK Parti Hükümeti ve ekonomi yönetimi, hâlâ popülist harcamalara rağbet etmiyor, bütçe disiplininde ısrar ediyor. Bilinçlenen seçmeni dikkate alarak, bütçeyi seçimlere kadar sağlam tutmakta büyük fayda var.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA