Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SEVİLAY YAZIYOR SEVİLAY YÜKSELİR

Hepimiz Nesrin Baytok'uz!

Kural hiç değişmiyor. Ne zaman, içinde aşk, ihanet, seks olan bir olay patlak verse, derhal bizim mahallenin kadın hakları savunucusu kalemler başkaldırıyor ve ilerisini gerisini tartmadan, düşünmeden o olayın kahramanı kadını dosdoğru mağdur ilan ediyor!
Türkiye'nin günlerdir tartıştığı bu son skandalda da maalesef durum değişmedi yine!
"Nesrin Baytok mağdurdur ve maçoluğa kurban gitmiştir" diyerek, Baytok için bir mağduriyet kampanyası başlatan bu arkadaşlara, izninizle bir hemcinsleri olarak seslenmek istiyorum bu köşeden;
Sevgili Mutlu Tönbekici, sevgili Ayşe Arman, çok sevgili Balçiçek, Rahşancım, Yazgülü Hanım. Bakın. Bir kere en başından söyleyeyim size, derdim sizlerle polemiğe filan girmek değil bu konuda. Derdim, aslında perde arkasında neler olup bittiğini bilmeden yazdığınız bu konuda sizleri enine, boyuna aydınlatmak! Arkadaşlar yanılıyorsunuz! Hem de fena halde yanılıyorsunuz! Tabii böyle olması da gayet normal. Çünkü çalışmıyorsunuz! Kusura bakmayın ama sizler, geride kalan çocukları düşünmeden tenceredeki çorbayı bol kepçeden dağıtan karavanacılara benziyorsunuz! Amiyane tabirle oturduğunuz yerden üfürüyorsunuz! Olayı, sıradan bir vatandaş gibi blackberry ya da iPhone'larınızdan okuyup ya da evdeki dev ekran tv'lerinizden izleyip, her zamanki lügatinizden parçalıyorsunuz! Oysa ben ve benim gibi hâlâ muhabir ruhuyla gazetecilik yaparak yazı yazan kalemler ne yapıyor biliyor musunuz? Bu skandalın adeta travma yarattığı Türkiye'nin ana muhalefet partisi CHP'de neler olup bittiğini bizzat yakından izliyor. Hem de yıllardır yapıyoruz bunu. Onların kurultaylarını, kongrelerini, panellerini, yemeklerini, mitinglerini ve aklınıza gelebilecek her türlü organizasyonlarını asla kaçırmıyoruz. Nabız tutuyoruz ve bire bir gözlemliyoruz. Mesela çok isterdim daha birkaç ay evvel yapılan İstanbul İl Kongresi'ndeki 640 delegenin sadece ve sadece 39'unun kadın olduğu o korkunç manzarayı kendi gözlerinizle görmenizi. Ya da söz konusu kaset skandalının patladığı cumartesi gecesi İstanbul İl Başkanlığı'nın düzenlediği gecedeki o berbat atmosferi! Partinin emektar kadınlarının tuvaletlerde neler konuştuğunu, 52 yaşındaki kadın avukatın nasıl öfke kustuğunu... Onun, "Hukuk Fakültesi'nde öğrenciyken sol adına çarpıştım. Bedel ödedim, hapis yattım. Sonrasında sendikalarda mücadele ettim. Belki bu tecrübelerimden faydalanırlar dedim CHP'ye üye oldum. Biliyorsun tam 12 yıldır bu partideyim ve milletvekili adayı olmak için yüz kere gittim genel merkeze. Yalvardım kaç defa Nesrin Baytok'a, 'Bir dakikalığına da olsa beni Baykal'la görüştürsün' diye. Görüştürmedi. Sahip çıkmadı. Aksine hep önümü kesti. 2007'de o milletvekili adayı yapılınca kahroldum. Kızdım kendime. Küfrettim. Kocam ve çocuklarım, 'Boşuna tırmalıyorsun. Senden bir halt olmaz!' dediler. Ama yılmadım. Devam ettim. Ancak bugün skandal patlayınca anladım ki biz boşuna çabalayıp durmuşuz! Boşuna emek vermişiz bu partiye!" diyerek söylenmesini...
Keşke, yıllardır, "İnadına sol, inadına CHP" diye slogan attırılan o kadınların çığlıklarını, haykırışlarını kendi kulaklarınızla duysaydınız.
Ve keşke, kendisine, "Milletvekilliğinden istifa edecek misiniz?" diye soranlara, "Asla! Ben bu işe 20 yıl emek verdim" diyen Nesrin Baytok'un yaşanan skandala rağmen, onurunun, şerefinin filan derdinde olmadığının, tek derdinin emekli olunca sahip olacağı milletvekilliği hakları olduğunun farkına varabilseydiniz!
Ve keşke, adeta, "Hepimiz Nesrin Baytok'uz" demeden evvel aslında haysiyeti ile siyaset yapmaya çalışan binlerce kadının hakkını nasıl gasp ettiğinizin farkına varsaydınız!
Keşke!

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA