MUTSUZLUĞUN BAŞROLÜ ONLARIN
Türkiye böyle çok dramlar gördü. Ancak bir başka ünlü isimden gelen son haber “şöhretli dramları” bir kez daha hatırlattı. Para para demezken son düştüğü durumu gözlerinizle görün.
Sahnelerden seyyar satıcılığa
Bir dönem İbrahim Tatlıses, Dilberay ve Bülent Serttaş gibi ünlü sanatçılarla sahneye çıkan Elazığlı saz ve ses sanatçısı Aydın Adıgül, geçirdiği kaza sonucu mesleğini sürdüremez hale gelince seyyar tezgahta çorap satmaya başladı. Adıgül (60), bir yaşındayken sürekli ağladığı için babaannesinin kızgın sacın üzerine kaynar su döküp buharıyla kendisini korkularından arındamaya çalıştığı sırada sıcak suyun gözlerine sıçraması sonucu sol gözünü kaybettiğini, diğerinin ise görme özelliğinin azaldığını belirtti.
Gözlerinden rahatsızlandıktan sonra okula gönderilmediğini ancak ısrarları üzerine kayıt dışı okula gittiğini anlatan Adıgül, derslerde müziğe ilgi duyduğunu söyledi.Bu ilgisinin amcasına ait sazı gizlice alıp çalmaya başladıktan sonra daha da ilerlediğini ifade eden Adıgül, amcasının desteğiyle hem türkü söylemeyi hem de saz çalmayı öğrendiğini aktardı.
Babasını kaybettikten sonra müzik dünyasına adım atabilmek için 16 yaşında köyden ayrıldığını ve Elazığ'a geldiğini belirten Adıgül, şöyle konuştu: "Elazığ'ın meşhur kapalı çarşısı vardı. Orada hamallık yaptım, simit sattım, bulaşık yıkadım. Bu arada saz çalmaya devam ettim. Bir gün arkadaşım beni gazinoya götürdü. Misafir olarak sahneye çıkardılar. Çaldım, okudum. Gazinonun sahibi beğendi, baktı ki yaşım da ufak, garibanım, ertesi gün bana elbise ve ayakkabı aldılar, tıraş ettiler ve çalışmaya başladım. Sahneye oturmuş çalıp söylüyorum, ayaklarım yere değmiyor, dinleyiciler beni alkışlıyor, kendime inanamıyordum. Ben bu işte ilerleyemem derken sahnede yavaş yavaş ilerledim. 74'ten sonra diğer sanatçılara da eşlik etmeye başladım."
70'li yıllarda Elazığ'da müzik piyasasının iyi bir yerde olduğunu ve o dönemlerde birçok ünlü ismin Elazığ'da kaset çıkarıp, sahneye çıktığını anlatan Adıgül, İbrahim Tatlıses, Sadık Altınmeşe, Seyfi Doğanay, Bülent Serttaş ve Dilberay gibi ünlü sanatçılarla sahneye çıktığını bildirdi.
Sahnelere çıkamayınca yoksulluğa sürüklendi
Aydın Adıgül, 1981 yılında geçirdiği trafik kazasında çenesinden darbe alınca sesinde gerileme olduğunu, bunun üzerine daha çok sazına ağırlık verdiğini söyledi. Zayıf gören gözünün 1998'de görme özelliğinin iyice kaybolması üzerine 40 günlük bir tedaviden sonra gözüne yedek zar takıldığını belirten Adıgül, şunları kaydetti: "Gündüzleri zar zor gezebiliyorum. Akşamları hiç gezemiyorum. 2-3 defa doğalgaz kanalına düştüm. Gazino sahipleri çağırmaz oldu, sanatçı arkadaşlar da aramaz oldu. Benim o kadar emeğim vardı sahnelerde. Hiç biri beni sormadı, yoksulluğa düştüm. Devletimize müracaat ettim, sağ olsunlar üç ayda bir bana özürlü maaşı bağladılar."
ONUN DA SONU FARKLI OLMADI
Bir dönem ünlü şarkıcılarla birlikte sahneye çıkan perküsyon sanatçısı 61 yaşındaki Mehmet İdiç’in yaşamı Mersin’de drama dönüştü.
İbrahim Tatlıses, Müslüm Gürses, Ferdi Tayfur ve Kibariye ile birlikte aynı sahnede perküsyon çalan Mehmet İdiç, vücudunun sol tarafı felçli olan kardeşi Ahmet İdiç’le ilgilenmek için 15 yıl önce mesleği bırakmak zorunda kaldı. Kardeşi gibi hiç evlenmeyen ve geçinmek için inşaatlarda bekçilik yapan Mehmet İdiç’in sağ ayağındaki yara kangrene dönüştü.
Kaldırıldığı hastanede sağ ayağı diz altından kesilen Mehmet İdiç, taburcu olduktan sonra felçli kardeşiyle birlikte Merkez Akdeniz İlçesi Bahçe Mahallesi 4510 Sokak’ta terk edilmiş bir evde sefalet içinde yaşamaya başladı. Zaman zaman farelerin gezdiği, elektriği, suyu olmayan, yağmur yağdığında damlayan evde sağlıksız koşullarda yaşam mücadelesi veren Mehmet İdiç’in hali yürek sızlattı.
Yatağa mahkum olan Mehmet İdiç, gidecek yerleri olmadığı için buraya yerleştiklerini belirterek şunları söyledi, "Daha önce çalıştığım inşaatlarda kalabiliyordum. Ama şimdi, her türlü haşerenin yuva yaptığı yerde, yatağa mahkum olarak öleceğim günü bekliyorum. Benim burada kaldığımı görenler zaman zaman yiyecek bir şeyler getiriyor. Birileri bir şey getirirse karnım doyuyor. Yoksa o gün öyle geçiyor. Bazen de ayağımın tedavisine yardım ediyorlar. Tek dileğim engelli kardeşimle birlikte bir huzurevine yerleşebilmek. İlgililerden bu konuda yardım istiyorum. Bari ömrümüzün son günlerinde rahat edelim."
BİR DÖNEMİN JÖNÜ SEFALET İÇİNDE HAYATA VEDA ETTİ
Bir dönemin jönüydü. Sefalet içinde hayata veda etti. İşte oyunculuğun yanısıra mankenlik ve fotomodellik de yapan, otellerin kral dairelerinde kalan ancak sonra yaşadıkları yüzünden alkole sığınan ve akli dengesini de yitiren Mesut Engin'in buruk öyküsü... Bir yıldızın yükselişi ve çöküşü...
Mesut Engin Ses Dergisi'nin düzenlediği güzellik yarışmasında Kral seçilip Yeşilçam'a adım attı. O yıllarda tüm genç kızların hayallerini süslüyordu.
Hem oyunculuk yapıyordu hem de mankenlik ve foto modellik. Bebek yüzüyle tüm genç kızların gözdesiydi. Aynı zamanda çok da iyi para kazanıyordu... Otellerin kral dairelerinde kalabiliyordu.
Ama 1976 yılında geçirdiği trafik kazası onun için sonun başlangıcı oldu. Geçirdiği trafik kazasından sonra sağ el bileğinin sinirleri kesildi. 1953 doğumlu Engin bu olay olduğunda henüz 23 yaşındaydı. Yaşadıklarını kaldıramadı. Hayata küstü ve alkole sığındı. Bir kaç yıl sonra hayatında bazı şeyler yoluna girer gibi oldu. 30 yaşına geldiğinde İstanbul'un tanınmış ailelerinden birinin kızı olan Asiye Gençağaoğlu ile nişanlandı. Güzellik salonu işletmeye başladı.
Girdiği bunalımdan bir türlü çıkamayan Engin, kendini tamamen alkolün yarattığı 'yalancı' mutluluğa bıraktı. Akli dengesini yitirdi ve artık sokaklara düşmüştü.
Bir zamanların ünlü ve paylaşılamayan oyuncusu Mesut Engin artık İzmir'de Ağaçlı Yol'da otobüs duraklarındaki banklarda uyumaya başlamıştı.
Çevredekilerin "dede" diye hitap ettiği Mesut Engin, kendisine sunulan yiyecekleri de geri çeviriyordu. 2003 yılında alkol bağımlılığından kurtuldu. Sonra İstanbul'a geldi.
Karayolları çalışanlarının desteğiyle yaşamını sürdürdü. Daha sonra ise Beyoğlu sokaklarında yatıp kalkmaya devam etti. Tiyatro sanatçıları Mehmet Esen ve Mustafa Turan onu Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde bitkin bir halde buldu. Bir zamanların ünlü aktörü Mesut Engin'e İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kayışdağı Darülaceze Müdürlüğü kapılarını açtı. Engin, 720 kişinin yaşadığı Kayışdağı Darülaceze’ye yerleştirildi.
MASUM YÜZLÜ O ÇOCUĞUN HAYATI TEPETAKLAK OLDU
Sezercik Aslan Parçası, Sezercik Yavrum Benim, Sezercik Küçük Mücahit gibi filmlerin kocaman gözlü, dağınık perçemli sevimli oyuncusu Sezer İnanoğlu babası yapımcı Berker İnanoğlu sayesinde sinemaya adım attı. Genellikle Kemalettin Tuğcu'nun kahramanlarını anımsatan anne- baba sevgisinden uzak çocukları canlandırarak seyirciyi 'bam telinden' vurdu.
Ama dönemin sinemaseverlerinin gönlünde 1974 Kıbrıs çıkarmasını konu alan Sezercik Küçük Mücahit filmindeki rolüyle taht kuran Sezercik'in hayatı yetişkinliği döneminde çok farklı bir yola girdi. Bir kaç filmin yapımcılığını üstlendiyse de sinemada eski parlak günlerine bir türlü dönemedi.Eşinin intiharı ise onun hayatında farklı bir dönüm noktası oldu.
Sezer İnanoğlu ya da pek çok kişinin hafızalarındaki adıyla Sezercik daha sonra polisiye olaylarla gündeme geldi. Önce evinde uyuşturucu bulundu. Ardından polisle çatışmaya girdi. Evinde ve ofisinde ateşli silahlar bulundu. Eski Türk filmlerinin o masum yüzlü çocuğu Hollywood aksiyonlarındaki kötü adama dönüştü.