Hendek siyaseti ile bir yere varılamayacağını arada sırada olsun telaffuz edebilen bazı isimleri olsa da, HDP'liler ise bu tutarsız politikanın kuyruğuna takılıp gitmekle kalmıyor, destek olmaya da çalışıyor.
Bunun böyle oluşu da, bu yapının ne kadar da demokrat(!) olduğunu açık seçik gösteren 'emir demiri keser' sözü ile alakalı.
Yapılanın yanlış olduğunu bilseler de, belli ki 'hendeklere sahip çıkın' şeklinde emir geliyor, onlar da gerekeni yapıyorlar. Bir yandan demokrasi, özgürlük gibi nutuklar atanların, yapılanlara sahip çıkabilmesinin makul bir yolu da yok.
Ama HDP'liler...
Hendekler, barikatlar ve bombalarla yapılmaya çalışılana destek olabilmek adına, yalanları üst üste dizmekten başka yol bulamıyorlar. Yalanların en büyüğü ise, bütün söyledikleri yalan ve çarpıtma ile dolu HDP yetkililerinin, yaşanamaz hale geldiği için halk tarafından boşaltılan yerlerde 'halkın direnişi'nden bahsetmeleri... Demirtaş, "Haklıyız kazanacağız.
7'den 70'e el ele vereceğiz kenetleneceğiz...
Yılgınlığa gerek yok, halkımızı bulunduğu her yerde bu onurlu direnişi daha fazla büyütmeye çağırıyoruz" diyor.
Oysa işin gerçeği, PKK Savaş baronlarından Murat Karayılan'ın, teröristlere telsizle verdiği şu talimatta gizli:
"Artık anlaşılmıştır ki halk yanımızda yer almıyor, desteği bize değil askere veriyor. Sakın bu kalleşlere acımayın, akıllı hareket edin ve ayrım yapmayın. Evleri, okulları, hastaneleri yerle bir edin. Ambulansları hedef alın vurun."
Ve her şey, başta Kürt kardeşlerimiz olmak üzere hepimizin gözleri önünde cereyan ediyor..
Ekrem Kızıltaş/Takvim