Peki nasıl çat diye video klip yönetmeni oldunuz?
Zaten sinema-televizyon okumuştum. Kendime yeni bir kamera ve iki tane lens almıştım. Hatta lensin birini doğum günümde Sinem Kobal'a aldırdım. Yani benim mesleğimdeki en büyük adımı Sinem attı. "Gülşen, sen klip falan çekersin, al benden sana hediye" dedi. O lens ile Hepsi grubunun klibini çektim. Sonra kulaktan kulağa bir fısıltıyla "Bir kız var, böyle şeyler çekiyor" diye yayıldı. "Gel kızım ben seni yukarıya taşıyayım" diyen sanatçılar oldu.
Çalıştınız mı o isimlerle?
Çalıştım. Murat Dalkılıç ve arkasından Sıla geldi. Piyasada bir hızlanma oldu tabii. İkisine de çok teşekkür ediyorum.
Peki size gelen herkese klip çeker misiniz?
Biz şimdi kariyer planlamasını düzgün yapalım durumuna geçtik. Ukalalık gibi anlaşılmasın ama şarkıyı dinleyip beğenmiyorsam 'Çekmiyorum' deme lüksüm oldu. 'Şu an müsait değilim' diye geçiştirdim. 'Şarkıyı beğenmedim' demek ağır bir şey ama 'Aranjörü değiştirin' dedim.
Klip sektöründe Murad Küçük, Nihat Odabaşı ve Tamer Aydoğdu gibi önemli yönetmenler var. Onların olduğu bir alanda ilerlemek size ne hissettiriyor?
Zaten yeni jenerasyonda kadın yönetmen yok. O yüzden bir kadınla çalışmak istediklerinde bana gelmek zorundalar. Öğrenciyken Murad Küçük ve Nihat Odabaşı'nı örnek alırdım. Hâlâ da öyle. Klip yönetmenliğiyle ilgili bir dersimiz vardı, hep Murad Küçük'ün kliplerini izlerdik. Şimdi kendisiyle aynı kategorilerde ödüllere aday oluyorum. Bu yolu onlar açtı.
Bunca işin arasında aşk var mı?
Hayatımda kimse yok maalesef.
Ünlü biriyle aşk yaşayabilir misiniz?
Yok, çok ünlü biriyle baş edemem. İş adamı olsa, çok zor adapte olurum. Bu işlere yakın biri olmazsa beni çekemez zaten.