GALATASARAY'IN HATASI...
İkinci yarı Fenerbahçe'yi sahasına hapseden, Galatasaray oldu. Ben pozisyonları saymaktan yoruldum, Necati, Aydın, Elmander gol kaçırmaktan bıkmadı. Selçuk'un mükemmel frikik golünden sonra Galatasaray'ın skoru tutmaya çalışmaması da stratejik bir hataydı. Galatasaraylı oyuncular "Kazanamıyorsan kaybetme" felsefesini akıllarına getirmemeleri, kulübenin de kontrolsüz baskıya göz yumması refleks zayıflığıydı. Melo, Eboue, Elmander, Emre, Engin ağırlıklarını koyamadı. Derbinin yıldızı kaleci Volkan Demirel oldu.
GÜRCAN BİLGİÇ: Koca kurt!
Sezonun bitip bitmeyeceği kararının verileceği bir maçın, son sözünü söyleyen oldu Fenerbahçe... 34 hafta boyunca herkesi dinleyip, her şikayete kulak kabartıp, her serzeniş için bir not alan takımdılar. Öyleydi - böyleydi derken recanonun kesileceği arenaya çıktılar. Aykut Kocaman hafta içindeki sohbetlerde kazanmanın planını yapıyordu. Belli ki Fatih Hoca da kalan haftaları rahat geçirmenin peşindeydi. Üst düzey ciddiyet ve özveriyle oynadılar 90 dakikayı. Çizdikleri rotanın değişmesine izin vermeden, ince hesapların adamları oldular. Fenerbahçe orta sahası Selçuk İnan'a baskı uygulayarak rakibinin organize olmasına izin vermedi. Maçı ceza alanının önünde bekleyerek, rakibin ceza alanı içine girmesine de izin vermemeye çalıştılar. Ama bu görünüş, takım felsefenin tam tersiydi. Topun kontrolünü rakibe verip, sadece oyuncu kovalamaktı amaç. Galatasaray'ın bilinen sıkıştırmaları için hiçbir formül üretmeyi düşünmedikleri gibi, bireysel zorlamalarda ısrar da ederek top kayıplarını hep basit yaşadılar. Sow ortalarda yoktu yine, gol pası haricinde de Alex'i göremedik. Topla öne bindirmeyi yapmayı tek deneyen Caner'di, Cristian da almadı sorumluluğu üstüne. Öne geçtikleri dakikadan itibaren, Galatasaray'ın ne zaman beraberlik golünü bulacağını beklemeye başladı herkes. Rakibi teslim almışlar, skor için gedik yaratmaya çalışıyorlardı. Bu güneşe dayancak kar yoktu. Volkan'ın kurtarışları ile Telekom'a kışı getirmişlerdi ama sadece bekleneni geciktirdiler.
BOYNUN NEDEN KALIN!
Beraberlik sonrası Galatasaray'ın kaçırdıklarının peşinden Kocaman'ın hamlesi geldi. İki tempolu oyuncuyla (Özer - Stoch) ön tarafta hareket yarattı. Pas alternatiflerinin çoğalması, rakip defansı da geri itince birden bire oyun alanı büyüdü, hata oranı arttı. İlkinde Stoch cezayı kesti. Fırat Aydınus'un ilk yarıdaki maçta olduğu gibi maçı seyircinin yönetmesine yine izin verdiğinin de altını çizelim. Basit ve bariz yorum yanlışları ile kilitlenen maçın gizli asistcisi olabilirdi. Böylesine gerilimli bir maça rağmen sahaya tek bir şey atmayan, tezahüratındaki seviyeyi koruyan Galatasaray taraftarını tebrik ederim. Futbolun sahada konuşulmasını isteyenler onlar. Son söz dedik... Beşiktaş ile Trabzonspor'un haline baktığımızda, Fenerbahçe'ye şampiyonluğu ancak 6'da 6 getirebilirdi. Kurda sormuşlar; "Boynun neden kalın" diye... "Çünkü kendi işimi, kendim görürüm" demiş. Aykut Kocaman ve talebeleri, "Koca Kurt"dur...
ÖMER ÜRÜNDÜL: Futbolun cilvesi
STOCH OYUNA GİRİNCE...
G.Saray artık iyice hırslanmıştı, beraberlikten kısa süre sonra üst üste üç net pozisyondan faydalanamadılar. Alex sakatlanınca Kocaman, mecburen Stoch'u oyuna aldı. Stoch da bulduğu pozisyonu gol yapınca F.Bahçe çok mahkum oynadığı ama geride kalabalık alan savunmasıyla büyük direnç gösterdiği maçı kazandı. Aslında Kocaman'ın zamanında değişiklik yapmama hatasından da maçı kaybetmemesi şansıydı. G.Saray sezonun en tempolu, en hırslı, süre olarak oyunu en fazla karşı alana yıktığı bir maçı kaybetti. Bu da futbolun bir cilvesiydi.
HINCAL ULUÇ: Terim'in inadı ve futbol şansı...
Hıncal Uluç'un, evinde kadim dostlarıyla birlikte düzenlediği maç geceleri 10 yıldır dillerde... 2002 Dünya Kupası ile başlayan bu serüvene bir defa daha tanıklık etmek adına 'Süper Final'in ilk 'Süper Derbi'sinde yerimizi aldık. Uluç maç öncesi ekranda Galatasaray'ın ilk 11'ini gördüğünde ilk yorumunu patlattı: "Bu da ne? Emre var, yine Riera yok. Ben Fenerbahçeliyim! Şimdi kendinizi Riera'nın yerine koyun. Bir daha Galatasaray'da futbol oynamak ister misiniz? Melo da ilk 11'de, Aydın Yılmaz yok. Aydın kaç haftadır bu takımın en iyisi yahu!" Tribünlerdeki koreografi herkesi şaşırtırken, Uluç Yıldırım Demirören'i tribünde görünce "Federasyon Başkanı maça gelmiş. Kendi stadına gidemiyor" diyerek gülümsedi. Ve maç başladı... 16 konuktan 15'i Galatasaraylı idi. İlk 10 dakikada konuklar heyecanlı ve sabırsızdı, gol istiyorlardı fakat Uluç sakindi; "İyi, iyi. Böyle bastırırlarsa sıkarlar Fenerbahçe'yi" yorumunu yaptı. 15. dakikada Alex'in Semih Kaya'ya yaptığı faulde Aydınus tarafından kart görmemesine "Alex'in dokunulmazlığı mı var? Milletvekili mi?" diye tepki gösterdi.
RONALDO-NECATİ KIYASI
Fenerbahçe'nin ilk atağıyla salona hakim olan sessizlik, sarı-lacivertli takımı tutan tek konuğun alkışlarıyla bozuldu. İlk golde, "Emre, Ziegler'i kovalamadı" yorumunda birleşildi. Galatasaray ataklarında "Gol" diye ayağa kalkanlara nazaran pozisyonları soğukkanlı bir biçimde takip eden Uluç, Fenerbahçe'nin ikinci önemli atağında "Adamlar 40 yılda bir geliyorlar, bizden tehlikeli geliyorlar" teşhisini koydu; Selçuk İnan'a Cristian'ın hareketi için "Penaltı" dedi; tekrarda da onayladı. Uzatmalarda Necati Ateş topu net pozisyonda Volkan'a, Uluç da Necati'ye nişanladı: "Dün Ronaldo'nun şutuna bak, bir de bu şuta bak."
GOLLE BİRLİKTE MEYVELER GELDİ
Uluç, 65'te Hakan Balta'ya gelen eleştirilere, "Yapmayın allah aşkına! Sahanın en iyisi" diye set çekti. Hıncal Uluç soğukkanlılığını koruyordu fakat diğer Galatasaraylılar sağlık açısından biraz tehlike arz ediyordu. Tam bu satırları yazarken Galatasaray'ın golü geldi ve sevinçten bilgisayarımız da nasibini aldı. Golle birlikte meyve servisi başladı. 70'te "Fenerbahçe bitti" denildi. Maçın seyri, Galatasaraylıları iyice galibiyete inandırmıştı ki 79'da Stoch, elmaları, portakalları boğazlara dizdi.
VE HINCAL ULUÇ'LA DERBİ SOHBETİMİZ:
Galatasaray neden kaybetti? İki sebepten... İlki Fatih Terim; ikincisi Cevad Prekazi'nin meşhur lafı: Top Galatasaray'ı sevmedi bugün... Fatih Terim 60 dakikayı ziyan etti. Kafasındaki 11 ile oynama uğruna... G.Saray'ın kenardakilerle 18, normalde 22 kişi olduğunu unutuyor. Kafasında tek 11 var ve bu 11 ile oynayacak. O 11'in dışına çıkılması için ya sakatlık ya da cezalı olacak. Fenerbahçe yüzde 10'u kadar hücum yaptı ama daha etkiliydi. Galasataray'ın savunması kademeye girmiyor. Bir hatada gol oluyor. İki savunma hatası iki tane gol... Maçı buraya bırakmayacaksın. Fatih Terim'i anlamakta güçlük çekiyorum. Özellikle son yaptığı değişiklik. Sağ bek Sabri'den mi sol açık olur, yoksa sene başından beri o mevkiinin adamı olduğunu bağıran Riera'dan mı? Terim bu maçı iyi analiz ederse, bu maç Galatasaray'a şampiyonluğun yolunu açar. Beşiktaş ve Trabzon'un zaten rakip olacak durumları yok. Galatasaray'ın Fenerbahçe'den ne kadar üstün olduğunu gösterdi. Yeter ki şapkasını önüne koysun ve maçın analizini doğru yapsın. İki puan çok önemli bir fark. Galatasaray hakikaten üç takımın hepsinden gömlek farkıyla önde... Doğra oynarsa Saracoğlu dahil, bütün maçlarını kazanır ve şampiyon olur. Terim'in müdahale ettiği andan itibaren oyunun ne olduğunu gördük. Fenerbahçe darmadağın oldu ama o an top sevmedi. Ama oyunun başından da iyi oynayabilirdi. Vazgeçemediği çocuğu Emre Çolak, Ziegler'i seyrediyor, Semih de refakatçilik yapıyor. Türkiye'nin en iyi açıkları Aydın ve Riera oyunda yok. Bu arada, Aykut Kocaman da iyi hoca değil. Bir şey yapmadı maçı kazanmak için.
İSTATİSTİKLER BASKI OLUYOR
Arena'da büyüyü bozamadı mı? İstatistikler G.Saray'a baskı oluyor. Ama o istatistikleri bozmak için bir oyun ortada koyacaksın. Bu kadar iyi kanat akınlarına sahip ve bu kadar iyi kanat akını yapabilecekken bu kanatları öldürüyorsun. Oyunu ortaya yığdı. Düşünsenize bu Galatasaray'ın tek golü duran toptan.
AHMET ÇAKAR: Şok! Şok! Şok!
Dün geceki maç, inanın bana Türk futbol tarihine geçecek. Hem ligin yeniden başlaması açısından hem de ortaya konan istatistikler açısından. 'Atamayana atarlar' derler, öyle de oldu. Maç boyu rakibi Galatasaray karşısında son derece mahkum oynayan Fenerbahçe, maçı aldı gitti. Diğer bir deyimle iki defa geldiler ve belki de şampiyon olacaklar. Sırf maç 1-1 olduktan sonra bile yakalanan pozisyonlara baktığımızda Galatasaray'ın 5 yapması gerekirken siz bu satırları okuduğunuz sırada Galatasaray büyük bir sıkıntı içinde olacak. Futbolcular ve Fatih Terim 'Acaba şampiyonluğu mu kaybediyoruz?' diyecekler. Maça bakıyoruz. Fenerbahçe orta sahada top tutamıyor. Alex dışında bir şey yapmaya çalışan oyuncu yok. Ama işte bu dakikalarda gol geliveriyor. Söz konusu pozisyonda Alex, Ziegler ve Galatasaraylı Semih var. İki deneyimli ve bir deneyimsiz... Alex, Ziegler'in koşu yoluna bırakıyor ve Semih geç hareketleniyor. Ziegler topu kontrol ettikten sonra Semih onu bozmaya çalışıyor ama Ziegler çok iyi vurup Fener - bahçe'yi öne geçiriyor. Bu şok gol Galatasaray'ı bozmadı. Yine aynı standartla oyun devam etti. Volkan'ın kurtardığı ya da Fenerbahçe defansından dönen her top tenis topunun duvardan döndüğü gibi yine Galatasaraylı oyunculara geldi. "Bu baskıya can mı dayanır?" dedik ama panter Volkan "Ben dayanıyorum arkadaş" dedi. Dayandı, dayandı, dayandı... Ta ki Selçuk'un frikiğine kadar. Onu da kurtarabilirdi. Topa temas etti ama çıkaramadı.
CANER ATILMALIYDI
İşte bu dakikadan sonra Fenerbahçe için her şey bitmişti. Zaten kötü oynuyorlardı, moraller yıkıldı. Ama bu sefer ortaya bir SİYAH çıktı. Semih'ten sıyrıldı, topu Ujfaluji'nin arkasındaki Stoch'a bıraktı ve belki de Fenerbahçe bu golle şampiyonluğa ortak oldu. Semih'i bu golde de eleştiriyorum. Bienvenu ondan sıyrıldığında derhal faul yapmalıydı. Sonuçta 23 Nisan 2012 itibarı ile Süper Ligimiz yeniden başlıyor, herkese duyurulur. Geleli Fırat Aydınus'a. Maçın genelinde iyiydi ama Caner'i kesin olarak ikinci sarı karttan atması gerekiyordu. Eyyam Türk hakemliğinin en büyük talihsizliği. İlk sarı kartlar çok kolay çıkıveriyor ama çıkması gereken ikinci sarı kartlar bir türlü çıkmıyor. İlk yarıda Cristian'ın ceza alanında Selçuk İnan'a yaptığı harekette penaltı yoktu, devam kararı doğru.
SELÇUK YULA: Yeni başlıyor
Bu maçın neresini, nasıl anlatacağız, kestirmek güç.
F.Bahçe'nin böylesine etkisiz, böylesine üretkenlikten uzak ve böylesine rakibine mahkum oynadığı maçı Avrupa'da dahil olmak üzere çok az seyrettim.
Ama skor 2-1 F.Bahçe'nin lehineyse buna 'futbolun bir mucizesi' desek yeridir.
Gerçekten G.Saray yorulduğu 80. dakikaya kadar sahanın tek hakimiydi. Pozisyonlar buldu, rakibini kendi kalesine getirmeden oynadı. F.Bahçe ise sadece mücadele etmeye çalışarak ama rakibinden top kapmayı değil, rakibinin topu kendisine atmasını bekleyerek Alex ve Bienvenu'nün iki mükemmel asistiyle Ziegler ve Stoch ile sonuca giden taraf oldu.
F.Bahçe kazandıysa bence Volkan ve Bekir'in mükemmel ötesi mücadelelerine şükretsin.
Altın gibi 3 puan
Anlaşılır gibi değil. Geçen hafta yere göğe sığdıramadığımız 'sezonun en iyi topunu oynadı' dediğimiz F.Bahçe bir tek Emre'den yoksun kadrosuyla sahaya çıkmasına rağmen nasıl bu kadar kötüydü.
Fatih Terim bir hafta önceyi iyi analiz etmiş. Trabzon gibi F.Bahçe'nin sahada top yapmasına izin vermedi. Aykut Kocaman ise hamleleri biraz daha erken yapabilirdi. Mesela Sow çıktığında ayağında topu tutabilecek Semih'i alabilirdi.
Stoch daha erken düşünülebilirdi.
Eğrisi doğrusuna denk geldi ve F.Bahçe gerçekten altın değerindeki 3 puanı çıkardı.
Süper Final şimdi başlıyor.
HAKKI YALÇIN: Saygı duruşu
Galatasaray, ikinci yarıda pozisyonları su gibi harcıyor...
Fenerbahçe girdiği özel pozisyonda 3 puanı alıp gidiyorsa... Şampiyonluk uğraşı da renk değiştirdi demektir.
* * *
Galatasaray'ın baskılı bir başlangıcı var ama kuru gürültü. Şatoya saldırıyor da hazinenin kapısını bulamıyor.
Fenerbahçe'nin sağlam savunma anlayışının hakkını da vermek gerek.
Özellikle kaleci Volkan'ın.
Alex'in Ziegler'e attırdığı gol, savunma stratejisini, savunma mekanizmasına dönüştürmek.
Ya da sendelerken vurmak.
* * *
İlk yarıdaki Galatasaray'da garip bir tedirginlik hakim.
Necati pozisyon emici.
Melo ve Selçuk İnan "tenha adamlar!"
Buna karşılık Fenerbahçe'de takım için disiplinin tüm halleri var.
Ruhen yenilenmiş bir takım, yenilgiye karşı.
Caner, Bekir, Baroni öne çıkan isimler.
* * *
İkinci yarıda Galatasaray'dan yürek patlaması.
Fenerbahçe'yi sahadan silen bir takım var sahada.
Ama pozisyonları bu kadar kolay harcamak futbol yasasına da aykırı, galibiyet yasasına da.
Dar günlerde ortaya çıkana "Hızır" derler.
Gecenin en can alıcı sahnesinde ortaya çıkan Stcoh'un attığı gol, futbolun alın teri kadar, akıl oyunlarını gerektiren bir mücadele lduğunun da kanıtıydı.
Volkan Demirel'e parantez açalım.
Kalede altın kaplama bir duruşu vardı.
* * *
Fenerbahçe, iyi oynayan Galatasaray'ı yendi.
Galatasaray, kötü oynayan Fenerbahçe'ye yenildi.
Ama futbol sonuç oyunudur.
Bu sonuçla, saygı duruşunu hak eden takım da Fenerbahçe oldu.
Uzmanı oldukları Galatasaray maçlarına yeni bir zafer eklerken...
GÜRKAN KUBİLAY: Fener yapıştı
Sakatlanıp çıkma işareti yapan ve yerde yatan Sow'un yanağını okşayıp teselli eden Fatih hoca ile Hakan'a yaptığı faul sonrası onu kucaklayıp kaldıran Gökhan'ın davranışlarıydı bence maçın hareketi.
İlk 10 dakikada kontrollüydü iki takım da. Hakan-Emre ile Gökhan-Topuz ikilileri birbirlerinden korktuklarından çıkamıyor, işte o zaman Ziegler-
Caner ve Eboue-Engin tarafına kalıyordu.
F.Bahçe geçen hafta en iyi oyununu oynamış ama 4 takım içinde "savunma çıkışı en fazla top kaybı yapan takım" olmuştu.
Selçuk, Bekir, Caner bu maçta da buna devam edince ilk yarıda G.Saray'ın bulduğu 4 pozisyondan 3'ü bu nedenle oluyordu.
Alex en az topla buluştuğu oyunu oynuyor, ama ilk yarının en iştahlı adamı Ziegler'e gol attırıyordu.
Gol sonrası organize olamayan bir G.Saray vardı. Basit top hataları üst üste geliyor, Engin ve Emre kanat değiştiriyor, ama G.Saray'ın telaşı geçmiyordu.
G.Saray şampiyon olur
İlk yarının son 5 dakikasında tam 3 pozisyon bulan ve bunu gole çeviremeyen G.Saray, adeta kaderini çiziyordu.
İlk yarının özeti; soğukkanlı, rakibin baskısını pas yaparak kıran F.Bahçe ile telaşlı, organize olamayan, beceriksiz G.Saray'dı.
50. dakika sonrası F.Bahçe baskıyı yedikçe çıkamıyor, faul yapmaya başlıyor, ortalar üst üste geliyor ve maç boyu tam 9 tane olacak pozisyonlara G.Saray giriyor; Aydın, Necati, Elmander ve Baros golleri kaçırıyordu.
Bu arada F.Bahçe'nin geç gelen ama doğru değişiklikleri de bu baskıyı ona yediriyordu.
Ama futbol garip oyundu.
F.Bahçe rakip kaleye gittiği ilk pozisyonda Stoch'la golü bulunca G.Saray'ın oyuncusunun da teknik ekibinin de seyircisinin de umudu kalmıyordu.
F.Bahçe şampiyonluğun ucuna yapıştı.
G.Saray ise "Bu kadar baskı yaptım, 9 gol kaçırdım, rakibi hapsettim ama ne oldu Allah aşkına" diye diye soyunma odasına gidiyordu.
Haftalardır şunu iddia ediyorum:
Süper Final'de en çok puanı F.Bahçe alır ama G.Saray şampiyon olur.