Trabzonspor'un kalecisi Onur Kıvrak, Rabotnicki deplasmanında yaşananlardan ötürü dün sabah yaptığı yazılı açıklamayla camiadan özür diledi. Krizin boyutunun azaldığını düşünülürken akşam başkan İbrahim Hacıosmanoğlu'nun açıklamalarıyla durumun hiç de öyle olmadığı anlaşıldı. Hacıosmanoğlu, olayları ayrıntılarıyla anlattı: "Milosevski'nin mezarını ziyarete gidiyorduk. Yanlışlıkla Onur'u Süleyman Hurma ve hocanın arabaya oturtuyorlar. Hurma da onlara minibüse geçin, rahat oturun diyor. Bir takımın kaptanısın, orada çıkar gidersiniz arabaya.
Kalkıp da sportif direktöre, 'Bu takımın kaptanıyım, oyunculara saygı duyun' deyip, minibüsün kapısını çarpacaksın, koltukları tekmeleyeceksin, Sportif direktöre el sallayıp 'sen kimsin seninle sonra görüşeceğiz' diyeceksin? Ben orada görmeme rağmen gitmedim, aksi bir durum olmasın diye.
ÖZEL UÇAK GÖNDERDİM BİNMEDİ
Onur'a özür dile kapansın diyorum 'O kim de özür dileyeceğim' diyor. Git Trabzon'a beni bekle halledeceğiz diyorum, 'tamam' diyor, gidiyor. İstanbul'a gidiyorsun, dış hatlardan iç hatlara gidersin. Haber yapılıyor 'geliyorum ama beni karşılamayın'... Sonra dışarı çıkıyorsunuz, taraftarla konuşuyorsunuz ve ölmüş hacı anama küfrediyorlar. Bunlara rağmen sabahtan beri (dün) kendisiyle görüştüm. Yaptığım hata için özür diliyorum diye açıklama yapacaksın, biz de açıklama yapacağız dedim. İzmir'e özel uçak yolladım, Trabzon'a gelmesini söyledik. Saat 14'ten bu yana uçak orada bekliyor. Bu kulübün devrime ihtiyacı var. Hiyerarşik yapıya herkes uyacak. Hata yapan da bedelini ödeyecek. Onur, sözleşmeli futbolcumuz. Trabzonspor, Onur'u ben olduğum sürece satmayacak. Selçuk gibi gidebilir ama biz satmayacağız. Beklentimiz gelip, yanlışları ortadan kaldırması."
TARAFTAR İKİYE BÖLÜNDÜ
Avrupa Ligi 3. ön eleme turu ilk maçında Rabotnicki'ye 1-0 yenilen Trabzonspor dün kente gelirken, havalanında taraftarlar ikiye bölündü. Teknik direktör Şota Arveladze istifaya çağıranların yanına gidip "Sadece Trabzonspor diye bağırın" dedikten sonra kendilerine destek vermek için gelen taraftarlara da"Onur'a da destek verin takıma da destek verin ama en büyük Trabzonspor" diye seslendi. Daha sonra Gürcü teknik adam ve futbolcular tezahüratlarla alandan ayrıldı.
Ulaş Özdemir , Trabzonspor'da yaşanan Onur krizini değerlendirdi
Psikolojik savaş!
Trabzonspor 'da yaşananlara öncelikle tespiti yaparak başlayalım ki maksat hâsıl olsun. Trabzonspor doğru yönetilmiyor. Haliyle '
doğruların' olmadığı yerde, yanlışlar da çoğalarak devam edecektir. Ağaca değil ormana bakarsak, gelinen nokta ekonomide çöküştür. Vizyonda diptir. İnandırıcılıkta bitiştir. Başarıda değil başarısızlıkta zirvedir. Gelelim konumuza... '
Ekonomik çöküşe' çözüm arayan yönetim için suni bir gündem yaratılarak Onur'un satılması sağlanmalıydı. "
Waris'e 10 milyon Euro verdiler, satmadık" diyenler bugün hiçbir yabancısını 1 milyon Euro'ya bile satamıyordu çünkü. '
Hünerli Süleyman' eliyle operasyon için düğmeye basıldı.
Araba krizi bahane edilerek kadro dışı bırakıldı. Lakin taraftarın çok sevdiği Onur kolay lokma değildi. Geri adımlar ardı ardına geldi. Sonrasında bilindik hamlelerle Onur'a yönelik itibarsızlaştırma operasyonları başladı.
Gerçi son 2,5 yılda alıştık artık. İtibarsızlaştırılanların hemen hepsinin sonradan itibarları iade edildi! Örnek mi? Malouda, Constant ve Mustafa Yumlu... Devam edelim.
Peki, Onur'un hiç mi hatası yok? Onur'u yeni tanımıyoruz. Kendisi hep böyleydi. Sadece bunun şimdi görülmesi '
manidar' bizim için. Kaldı ki siz futbolcuyu yönetemiyorsanız zaten hiçbir şeyi de yönetemiyorsunuz demektir!
Bir futbolcu takımın önüne geçiyor ise sizin yüzünüzden geçiyor demektir! İşte bütün kapılar başta da dediğim gibi "
yönetememeye" çıkıyor.
DEMODE YÖNTEMLER
Bugün Trabzonspor'u yönetemeyenler küçük hesaplarla büyük işler yapma gayretinde. İbrahim Hacıosmanoğlu ve Süleyman Hurma 30 yıl önceki demode olmuş yöntemlerle hem kulübü hem de futbolcuları yönetmeye çalışıyor. Bu kulüpte ilk '
egolu' futbolcu Onur değildi, olmayacak da.
Ünal, Hami, Fatih Tekke, Gökdeniz ve Burak... Egoları tavan bu oyuncuları dün yönetenlerin, nasıl yönettiğine bakmanız yeterli. Bu kulüp ilk kez futbolcu da satmadı. Ali Kemal ve Serdar Bali örneklerine bakmanız yeterli.
Sonuç olarak... Trabzonspor büyük bir kulüptür. Her türlü ideolojinin üzerindedir. Bir kimliktir. Ne birisinin başarısızlığının kurtarıcısı ne de bir başkasının egosunu tatmin etme yeridir. Bunu bilenlerle camia yola devam eder. Bilmeyenlerin yerini zaten tarih hep yazdı!