GÜRCAN BİLGİÇ: Sarsaklık gösterisi!
Zirvenin ortağı olacağı maça boş tribünlerle çıktılar. Bir hafta önce Seyrantepe'den, Galatasaray maçından "yenilmez" olarak döndükleri halde bir gün önce liderin kaybetmesiyle puan farkının beşe inme şansı doğduğu halde, coşkusunu sadece pankartlarına yazmıştı Fenerbahçeliler. Bu bir sinerji.. Tribünler takımın arkasında değilse, oyuncular da topun peşinden koşmak için enerji kaybı yaşıyorlar. Memnuniyetsizlikler elbette olabilir ama eksikleri kapamak, zor anda birlik olmak, rakibi ürkütmek, hakemi etkilemek, oyuncu grubunu daha istekli yapmak, bütünlükle gelir. Birçok transfer yaptı Fenerbahçe ama en önemli oyuncusu; 12 numarası hala Kadıköy'e gelmedi. Kayserispor'un ciddi baş kaldırışı, ayağa top oynamaktaki ısrarı ve önde baskısı, iki takımı da silahları eşit hale getirdi. Bir duvar ördüler ve bunu da müthiş bir yardımlaşma ile sertleştirdiler. Fenerbahçe deniyor, fakat etkisiz kalıyordu. Duran toptan ilk tehlike yaşanırken, bu sezonun gariplik illetine, yeniden yakalandılar.
Neustadter Ozan'a golün asistini yaptı, Neto direkt golü buldu. Bu toplar ağlara giderken de, "Kalede kaleci var mıydı?" diye de sorduk. Bir defansın bu kadar sarsak olmasını kimse planlayamaz. Aykut Kocaman olacaksınız, olmayan seyirciniz desteğine mi güvenip hamle yapacaksınız, üç gol attığınız maçı için "kazanabilir miyim?" diye mi düşüneceksiniz. Valbuena'nın skoru omuzlarına aldığı, ısrardan ve inattan vazgeçmeyerek, "burada kalite var" gösterisini yapıyor da, bu samimi nefesin peşine takılacak "akıl" üretilemiyor. Eğer bir kadro, bir-iki oyuncu dışında "sıradan" ve "korkak" hale geliyorsa, eksiklik sadece "uyum dönemi" olarak nitelendirilemez. Başakşehir'den sonra Kayseri'den de uzatmada gol yiyerek, beş puandan olan bir takımdan bahsediyoruz. Uzatma dakikalarında atıyorsan, şampiyon olursun. Bu "sarsaklık"la Fenerbahçe ancak "iyi niyetli" bir takım olur, üst sıralar için oynar ama şampiyonluktan bahsedemez.
ÖMER ÜRÜNDÜL: Şampiyonluk hayal
Kayserispor'un oyunu domine ettiği, karşılıklı iki gol dışında pozisyonsuz bir ilk yarı izledik. Bilhassa orta saha yapısından kaynaklanan organizasyon sıkıntısı yüzünden Fenerbahçe kontrollü anlayışı benimsemek zorunda. Kayseri karşısında Aykut Kocaman'ın taktik planı doğruydu. Bu sezonun modası takım savunmasını arızaya uğratan riskli ofansif anlayıştan vazgeçilmişti. İyi top oynayan rakip karşısında geniş alan bırakılmadı. Neustadter'in kişisel hatasından yenen gol dışında pozisyon verilmedi.
Devre sonu Ozan'ın golü, hem soyunma odasına moralli gidilmesini sağladı hem de ikinci yarı için mecburi erken riski engellemiş oldu. İkinci devre Fenerbahçe duran toplardan iki gol buldu. Oyun istediği gibi gidiyordu ama Neto'nun kendi kalesine attığı golle tekrardan telaş başladı. Ondan sonra Kayserispor'un yine yoğun baskısı vardı. Bu baskıya karşı Fenerbahçe geride iyi yerleşiyordu. Yapılması gereken karşı alandaki genişlikten yararlanıp skoru garantiye alacak golü bulmaktı. Bu kontratak başlangıçları yanlış pas tercihleri ile acemice harcandı. Ayrıca top tutacak ve o pasları atacak tek adam Valbuena'yı oyundan almak da hataydı. Sonra son saniyede yine bir duran toptan Fenerbahçe beraberlik golünü yedi ve çok önemli iki puanı kaybetti. Fenerbahçe dün üç gol yedi ama üçünde de pozisyon yoktu. Biri Neustadter'in hatalı pası, diğeri Neto'nun kendi kalesine, sonuncusu ise uzatmanın son saniyesinde yine bir duran top golüydü. Dünkü maç gösterdi ki Fenerbahçe'nin çok önemli saha içi rahatsızlıkları var. Bir defa iyi futbol oynayan organize bir rakibe karşı kontrolü elinde tutamıyor. Çünkü orta saha yapısından dolayı pas trafiği yetersiz. Büyük ümitlerle alınan Dirar ve Giuliano'da da hiçbir olumlu hareket yok.
Bu iki puan kaybı ve takımın bu göstergesi ile şampiyonluk yarışının içinde olmak bana hayal gibi geliyor. Kayserispor'un Rumen antrenörü Sumudica'yı kutlamak gerek. Yeni bir takımda bu kadar erken iyi bir oyun planı oturtmak, tempolu ve etkili bir takım yaratmak hiç de kolay bir iş değil. Deniz Türüç de Kayserispor'un en iyisiydi.
RIDVAN DİLMEN: Kocaman-Valbuena problemi
Fenerbahçe'nin sahasında gol yemediği maç yok... 18 takımlı ligde ilk 5'te yer alıyor, gol yeme bakımından. Bu kadar gol yer mi Fenerbahçe? İç sahada 10 gol yemişsin. Ortalaması 2 gol... Bir de sürekli hücum yapan bir takım değilsin. Kısacası maçın özeti; fıkra gibi bir maç oldu. İlk 30 dakika herkesin izlerken sıkıldığı bir karşılaşmaydı. Fenerbahçe'nin bir özelliği var o da çok güzel gol yiyorlar. Yenilen ilk golde de mükemmel vurdu Umut.
Hakem, Ozan Tufan'ın, Deniz Türüç'e yaptığı faulü görmüyor ve eşitlik öyle geliyor. Başlangıç pozisyonu faul ve skor 1-1'e geliyor. Aslında Umut'un golü canlandırmıştı Fenerbahçe'yi. İkinci golde de Valbuena kesiyor, Ozan sektiriyor ve Neustadter atıyor. Valbuena orta gösterip vuruyor, 3-1. Öne geçiyorsun, 5'e 2 yakalıyorsun bu saatten sonra, burada yana oynuyorsun. Diğer gollere gelelim, Neto göğsüyle atıyor. Son ana gel, Hasan Ali gidip rakibin formasını çekiyor, dakika 94... Niye? O duran top da gol oluyor. Kana Bıyık'ın bir pozisyonu var, kırmızı kart ama görmesi zor hakemin. Bu noktada video hakeme de hak vermemek zor.
Türkiye Ligi'nde santrforları en az gol atan takım herhalde Fenerbahçe'dir. Jahovic 11 attı, Gomis 9... Fenerbahçe'nin en baba forveti Janssen 3 gol atmış, 2'si penaltı. Topların daha fazla gelmesi lazım golcülere. Bu istatistikler teknik direktörleri de kandırıyor. Maçı dinlerken de duyuyorum. Fenerbahçe üçüncü bölgede en çok topla buluşan takımmış. Ben maça bakıyorum, Kayseri tek kale top oynuyor. Nasıl bir istatistikse bu artık... Fenerbahçe Giuliano'yu aldı. Bu oyuncu her haliyle bir forvet arkası, içeri girip çıkacak. En çok koşan oyunculardan birisidir mutlaka. Bir oyuncu bu kadar koşup da bu kadar benzin yakabilir. İnanın, bir oyuncu bu kadar az topla buluşabilir. Rakip takımda Deniz üç katı fazla buluşmuştur topla. Peki neden forvet arkası oynamıyor bir türlü, biliyor musunuz? Hep bu koşu mesafesi yüzünden kanatta oynuyor. Bütün problem şu bilgisayar... Tabii ki futbolda bilim var, her şeyden faydalanın ama bilimi tamamen oyun görüşünün önüne geçirmek hatadır. Valbuena'yı çıkarma sebebi bu koşu mesafesi. Adamın üç tane golde etkisi var. Mesela o duran topta cin gibi... Aykut hoca-Valbuena ilişkisinde böyle bir problem var. Böyle yaparsan eline gelen fırsatı itersin.
ERMAN TOROĞLU: Maçı teknik direktör alır!
Kimse kusura bakmasın. Bunu artık açık açık söyleyeceğim: Nereden nereye geldik!
Arkadaş, Hasan Ali Kaldırım'dan Fenerbahçe kaptanı olur mu ya! Eğer olursa bu sonuçları çok anormal bulamazsın! Ben bu takımların sahaya çıktığı zaman takım kaptanının çok daha farklı futbolcular olması gerektiğini düşünüyorum. Karakterden dolayı demiyorum bakın: Hasan Ali'yi hiç tanımam, pırıl pırıl bir çocuktur, bilmem! Alex'i, Emre Belözoğlu'nu, Volkan Demirel'i falan düşününce, kusura bakmasın Hasan Ali bana biraz hafif kalıyor gibi geliyor.
Fenerbahçe'nin attığı gol öncesinde Kayserispor lehine faul verilir mi? Verilir. Ama "Hakem oyunu durdurmadı. Pozisyonu devam ettirdi. Fenerbahçe topu taca atmadı" diye bir sürü tartışma oluyor. Bakınız: "Rakip yerde kaldı topu dışarı atayım düşüncesi" yanlış bir düşünce. Artık dünyanın birçok yerinde topu dışarı atan futbolcu tepki görüyor. Yerde yatan futbolcunun sakatlığı boyundan yukarı olduğu zaman zaten hakem kesiyor. Boyundan aşağı olduğu zaman yatsın bana ne? Her yerde yatana topu taca atılacak diye bir kanun yok.
Kitapta yazan tek kural: Kafaya müdahalelerde oyun durur. Fenerbahçeli futbolcuların o pozisyonu sürdürmesinde sakınca yok.
Bu Halil Ümit Meler, akıllı bir adam, iyi hakem kumaşı var ama pozisyona göre değil neticeye göre düdük çalıyor. Aynı pozisyona bir çalıyor, bir çalmıyor gidiyor. Daha ağırını oynatıyor, daha hafifini oynatmıyor. Pozisyon neyse değil, skor neyse ona göre düdük çalıyor. Akıllı adam, futbolu biliyor ama çok çakal! Böyle giderse bir halt olmaz! Gün gelir öyle bir hata yaparsın ki bütün lig senin üstüne yıkılır!
Yusuf Namoğlu beyanat vermiş, "Belhanda ikinci karttan atılınca hiç itiraz etmedi. Bu hakemin ne kadar doğru karar verdiğini gösterdi" demiş. Bu ne demek ya? İtiraz edersen sonuç değişmez ki. Yusuf Namoğlu bunu söylemişse inanılır gibi değil.
Ben önce teknik direktörü konuşurum, sonra futbolcuyu konuşurum. Fenerbahçe'yim, 3-1 öndeyim... Abi 4-1, 5-1 yaparım. Bu sonucu kesinlikle önce teknik direktörden sorumlu tutarım.
Arkadaşlar! Ben şuna bakarım, borsada "Tepki alımı" diye bir tabir vardır. Kayserispor'a bakıyorum, teknik direktörü de futbolcusu da tepkili. Fenerbahçe'ye bakıyorum kenarda tepki yok! Hakem, makem bir halt yapamaz ha! Büyük takımım ben. Sen 3-1 öndesin, İstanbul'dasın. Kusura bakmayın, o maçı çıkıp teknik direktör alacak.
AHMET ÇAKAR: Kamera şakası
Fenerbahçe bu savunma oyuncuları ve bu hocayla asla şampiyon olamaz... Hatta ilk ikiye bile giremez. Bu ifadeyi Fenerbahçe dün kazanmış olsa bile yine de söylerdim. Düşünebiliyor musunuz, bir takım için takım savunması dışında en önemli oyuncular kaleci ve stoperlerdir. Dün özellikle stoperler, amatör futbolcuların yapmayacağı hatalar yaptı... Mesela Kayserispor'un ilk golü... Neustadter ayağındaki topu Umut'un önüne attı ve Kayserispor'un golü geldi. Allah'tan hemen sonra Ozan Tufan'la cevap geldi de Fenerbahçe devreye berabere girdi. İkinci yarının başında 10 dakikada Fenerbahçe art arda golleri buldu. Önce yan toptan Neustadter sözüm ona hatasını affettirdi, ardından da Valbuena'nın çok akıllı frikiğinde direkten dönen topu Souza tamamladı. Koskoca Fenerbahçe, evinde 3-1 öne geçmiş ve maçın bitimine yaklaşık 30 dakika var. Bırakın karşısında Kayserispor, dünyanın hangi takımı gelirse gelsin Fenerbahçe'nin son 30 dakikada yaptığını hiçbir takım yapmaz. Ezik oynadılar. Sanki İstanbul'a küme düşmemeye gelmiş bir takım gibi gömüldüler. Kayseri akın akın geldi ve Neto'nun sahalarımızda ender rastlanacak bir göğüs vuruşuyla yani kendi kalesine attığı golle Kayseri süper umutlandı... Hele hele son 5 dakika vardı ki Fenerbahçe için utanç vericiydi. Bütün takım dan-duna başladı. Kayseri darmadağın etti ve 90+4'te de yine bir yan topta adamlar yanlış paylaşılınca Kayseri'nin beraberlik golü geldi. Bu iş böyle gitmez.
Ne Aykut Kocaman ne de bazı futbolcular Fenerbahçe'ye layık. Aykut Kocaman başka takımların suni puanlarından bahsedeceğine takımındaki suni oyunculara cevap versin.
Hakem Halil Umut Meler, çok koşunca iyi hakemlik yapıldığını zannediyor. Ama bazı faul hatalarını bir FIFA hakemine yakışmadı. Hele 90+4'te Kayserispor lehine verdiği faul tartışılır.